• BIST 8876.22
  • Altın 2917.479
  • Dolar 34.2466
  • Euro 37.3004
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 12 °C

Düzen

Coşkun Otluoğlu

Bir düzen içinde bulunanlar, çoğu kez o düzenin aksaklıklarını göremezler. Çünkü kendileri de o düzenin bir parçası konumundadırlar.

            Bir düzenin parçalarını oluşturan ve bütün haline gelmesini sağlayan her şey gerçekte düzenin kendisidir. Düzene karşı olanlar, düzenin ya muhalifidirler ya da düzenin yanlışlığını gören iyilerdir. Muhalif olmak gelenekten gelen bir kör dövüş biçimini de alabilir. Böyle olunca muhalif olmak, çoğu kez doğrunun görünmesini de karartabilir. Çünkü muhalif birinden duyulan ses karşı muhalif olanlar tarafından muhataplarını sağırlaştırılmıştır. Böylece, muhalif olmak bir rozete, bir armaya, bir simgeye veya bir titre bağlı kalınarak zaten cepheler oluşturulmuştur.  “Şucu, bucu” “Zaten ondan bu beklenir” “O başka ne söyleyecek” gibi önyargılar ve cephelerin oluşturduğu söylemler, doğrular seslendirilmeden boğulmuş olur.

            Bir de düzenin yanlışlarını gören iyiler var demiştik. Bu iyiler gerçekte kendileri için bir çıkar temin etme peşinde değildirler. Çünkü sistemin bir düzen biçiminde insanları nasıl ezdiği, nasıl sömürdüğünü gerçekte görmekte ve düzenin dışında kalmaya çalışanlar vardır. Düzen gerçekte çok büyük bir ahtapot gibi düzenin karşısında olan iyileri de sarmış durumdadır. Yine de bu iyiler, yaşadıkları hayatın bir değişmesi için itirazlarını sürdürürken ahtapotun kollarından, gövdesinden zarar görmeyi göze alırlar. Ahtapotun varlığına olan itirazlar, gerçekte ahtapotu ortadan kaldırmaktır. Peki, bu nasıl olacaktır. Ahtapota güç yetirilebilir mi? Elbette bu mümkündür. Ahtapota güç yetmez gibi bir ifade veya ümitsizlik kör bir kuyuda ölüme terk edilmekle aynıdır.  Düzeni savunanlarla düzen karşıtı olan iyiler arasındaki en önemli farklardan biri işte budur: iman. Düzenin değişeceğine olan iman. Düzenin yanlışlarının olduğunu ve insanlığı sömürdüğünü bu nedenle bu düzene olan itiraz gerçekte iyinin imanıdır. Düzenin değişemeyeceğini savunanlar ise gerçekte köleleşmiş ruhlarını böylece ortaya koymuş bulunurlar. Düzenin savunucuları ile iyiler arasındaki fark budur.

            Yine de insanın içindeki düzen ile yaşanan düzen arasında büyük bir yakınlık vardır. Kişinin içindeki düzen, sistemin yanlışlarına uyum gösterdiğinde korkunç bir zulüm başlar.  Bu zulmü engellemek artık zorlaşmıştır. Çünkü kişinin içindeki düzen ile yaşanan zulüm düzeni bütünlük arz eder. Bunu değiştirmek, kişinin kendi iç devrimiyle olacağından dış müdahaleler pek etki etmez. Gerçek manada kişinin iç düzeni, dış dünya ile çatışma halinde olduğunda dış dünyanın değiştirilmesi için adım atacak kişi, devrimci bir ruha ihtiyaç duyar.

            Kalıplaşmış anlayışların içine giren ve o kalıpta var olan kişi düzenin bekçiliğini de yapıyor olacaktır. Oysa kişi ruhunun derinliklerinde taşıdığı insan olma vasfını kaybetmediyse sürekli bu kalıpları kıran devrimci kişiliği ile kendi dünyasını kurma gayreti içinde var olacaktır. Böylece yenidünya, zaten kişinin içindeki kendi dünyasıdır. Bu dünyanın hayata hâkim kılınması için verilmiş kavgaya, o iyi kişinin sevdası denir. Yeni bir dünyanın önündeki engel böylece düzenin değişmesiyle ortadan kalkacaktır ki bu iyi kişinin iç âleminden yola çıkan yeni bir âlemin yeryüzüne yayılması demektir.

Bu yazı toplam 1611 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113