• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 18 °C

MÜBAREK ÜÇ AYLAR ve REGAİB KANDİLİ

Hasan Demirci

Toplum olarak “Üç Aylar” diye bildiğimiz, saygı gösterdiğimiz Hicri Recep, Şaban, Ramazan aylarına girmeye hazırlanıyoruz. Bu kıymetli zaman dilimlerinin gölgesinde faydalı olabileceğini düşündüğüm bir cihetten mübarek üç aylara ve Regaip kandiline dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Malumunuz 19 Mart Pazartesi günü Receb-i Şerif başlıyor. Recep ayının ilk Cuma gecesini de “Regaip Kandili” olarak idrak edeceğiz. O günü oruçlu karşılamaya niyet edelim inşallah. Regaib; rahmeti, bereketi ve mağfireti bol üç ayların manevi iklimine girildiğinin habercisidir. Recep ayının da ilk cuma gecesi… Allah’ın mağfiretinin, engin lütuf ve kereminin üzerimize sağanak sağanak yağdığı bir rağbet gecesi…
Bizleri bu mübarek aylara, gün ve gecelere kavuşturan Yüce Rabbimize binlerce hamd-ü senalar olsun.  Bu ayların rahmet, mağfiret ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Hz. Peygamber (SAV)’in:
“Allah’ım bizlere Recep ve Şaban ayını mübarek kıl, bizleri Ramazan ayına eriştir”  diye yapmış olduğu duayı bu günden itibaren sık sık bizde yapalım inşallah.
Bir yılda bulunan beş mübarek kandil gecesinin dört tanesinin bu üç aylarda bulunması, üç ayların ne kadar faziletli ve değerli olduğunu ebette bizlere göstermektedir.
“Her anımızı, her günümüzü mübarek yapabilir miyiz “?
Bu kıymetli zaman dilimlerinin değerlendirilmesi, bizim için büyük bir fırsat olur. Ancak bu fırsatı fırsatçılığa dönüştürmemek gerekir.
Fırsatçılık olur, eğer hayatımızı gelişi güzel yaşar, sorumluluklarımızı bilmez, nasıl olsa bir Kandil gelir, Cuma gelir, Bayram gelir, gideriz Camiye katılırız bir Mevlide, Hoca efendi bir tevbei istiğfar yaptırır, programı da güzel bir dua ile bitirip hayatımıza kaldığımız yerden eskisi gibi devam etmeyi düşünürsek.
Fırsattır, Kendimizi büyük bir muhasebeye tabi tutabilir, eksikliklerimizi, hatalarımızı fark eder, günahlardan arınabilmek için Allaha yalvarır, bir daha günah işlemez, aynı hataları tekrarlamazsak şayet.

Bazı zamanlar mübarek kılınmıştır İşte üç aylar, Cuma ve Bayram günleri. Bazı mekânlar mübarek kılınmıştır. Mekke, Medine ve Kudüs gibi. Ama mübarek kılınan bir şey daha var ki “Ahseni takvim”  üzere yaratılmıştır. O da insanın kendisidir. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde “Andolsun ki biz Âdemoğullarını üstün bir izzet ve şerefe mazhar kıldık. Onlara karada, denizde taşıyacak vasıtalar verdik, onlara güzel güzel rızıklar verdik, onları yarattığımızın birçoğundan da üstün kıldık”  buyurarak insanın şerefine, üstün meziyetlerine mükerrem bir varlık olmasına vurgu yapıyor. İnsanın da hayatını bu izzet ve şerefe layık bir biçimde yaşaması gerekir. Bu sorumluluğunu yerine getirebilirse insan sadece üç ayları, mübarek gün ve geceleri değerli olmaz.  Zamanının her anı artık onun için mübarek olmuştur ve bu kimse Allah’ın ve Resulünün razı olduğu iyi bir mümin olabilmiştir artık.

Böyle bir kimse hakkında Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın  ; “Allah Resulünü Kâbe’yi tavaf ederken gördüm. Şunları söylüyordu: “Ey Kâbe! Sen ne güzelsin. Kokun ne hoştur. Sen ne yücesin. Sen ne kadar da saygıya lâyıksın. Muhammed’in hayatı elinde olan Allah’a yemin ederim ki; Allah katında mü’minin itibarı senin itibarından daha büyüktür”.   Sözleriyle ne büyük bir itibar kazanmış olduğunu ifade etmektedir.
Ebu Cehil, Ebu Lehep başta olmak üzere Hz. Peygamber Sav zamanında yaşadığı halde Cehennem odunu olmaktan kurtulamayan nice müşrikler olmuştur. Kabe’nin yanında yaşamak kıymetli mekanlarda yaşamak, Hz. Peygamber Sav döneminde bulunmak aslında çık kıymetli zaman dilimlerinde bulunmak olmasına rağmen bu kimselere bu zaman ve mekanlar artı bir değer katmamıştır.
Sözün özü şudur, Hz. Peygamber Efendimiz Sav ;
"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar."   buyurmadı mı?. O halde bu ilahi prensip doğrultusunda hareket ederek her şeyi anlamlandırabilir, mübarek olmasını sağlayabiliriz.

Aslında biz müminler olarak farkında olmadığımız büyük bir iltifata da mazhar olmuşuz. Kâbe’den daha saygın olma iltifatı. İmanımızı koruduğumuz, onu amellerimizle güçlendirdiğimiz müddetçe geçerli olan iltifat. Bu iltifatın bize yüklediği büyük sorumluluklar var elbette.
“Ben” merkezli bir anlayışı terk ederek “Biz” diyebilmemiz lazımdır. Bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri asla başkalarına reva görmememiz, Kendimiz için istediklerimizi bir başkası için de isteyebilme erdemliğini gösterebilmemiz lazımdır. Yeryüzünde Doğusuyla Batısıyla, Güneyiyle Kuzeyiyle gönül coğrafyamızdaki tüm Müslümanları kucaklayabilecek, dertleri dertlerimiz, sevinçleri sevinçlerimizdir diyebilecek iradeyi gösterebilmemiz lazımdır.
Bu sorumluluğu Bana ne başkalarından biz kendi işimize bakalım anlayışıyla hareket ederek, “Elhamdülillah Müslümanım, Kalbimde temiz” mantığı ile değil, Allah’ın ve Resulünün razı olacağı bir hayat yaşayarak yerine getirebiliriz.
Üç ayları ve Regaip kandilini anlamlandırmak istiyorsak eğer, mübarek olmasını niyaz edeceksek eğer, önce bizim kendimizi buna hazırlamamız gerekir. Rabbimden hepimize hayatımızın kalan kısmının kıymetini bileceğimiz, kalan ömrümüzü mübarek yapabileceğimiz, tüm gecelerini kandil gecesine çevirebileceğimiz bir anlayış diliyorum.

Yük ağır, yol meşakkatli, vakit dar…

Mübarek üç aylarınızı ve Kandilinizi tebrik ediyorum.
Selam ve dua ile…

hasandemirci1@hotmail.com

 

Bu yazı toplam 1599 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113