• BIST 9722.09
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C

Misak-ı Milli gerçekleşir mi?

Ümit Kahyaoğlu

Misak-ı Millî ya da Millî Misak (Günümüz Türkçesi ile Millî Yemin ya da Ulusal Ant), Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasî manifestosu olan altı maddelik bildirinin adıdır. İstanbul'da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir. (Wikipedi)

Türkiye'nin Misak-ı Milli sınırları şöyle tanımlanıyor; "Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır. İlaveten Batı Trakya, Selanik ve 12 Adalar bölgesi de bu sınırlara dahildir."

Misak-ı Milli ülkemizin 100  yıllık hayalidir, aslında Anadolu Coğrafyası'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Urfa neyse Kerkük o dur, Musul neyse Diyarbakır o dur ve Halep neyse Gaziantep o dur. Kültürler aynı, konuşulan dil aynıdır. Lakin, bu topraklar bizim parçamız olsa da bir asırdır bizden ayrıdır ve mahzundur.

Vuslat yakın mıdır? Bilinmez ama, hep bir ümit varolmuştur yüreklerde. Misak-ı Milli der dururuz her daim, kimine göre kaf dağının ardında, kimine göre de çok yakındır. 

Ordumuz yıllar sonra, içerisindeki hain odaklar temizlenmeye başlanınca sınır ötesi harekata başladı. Cerablus'u, çok sayıda beldeyi ve onlarca köyü 15 gün içerisinde ele geçirdi. Şimdi sırada Bab var ve daha da öteler planlarda. Şimdi Halep seslendiriliyor, Musul seslendiriliyor ve Kerkük seslendiriliyor. Neden? Çünkü Türkiye'nin savunması buralardan başlıyor da ondan.

Buralara el atmadığımız zaman nelerle karşılaşacağımızı son bir kaç yılda yaşadıklarımız tüm çıplaklığıyla bize gösterdi. Bu bölge başı boş bırakıldığı zaman DAEŞ'in, PYD'nin, YPG'nin ve diğer terör örgütlerinin kontrolüne giriyor. Aslında çok uluslu güçlerin kontrolüne giriyor ve Türkiye için büyük bir tehdit oluşturuyor. Sınırlarımız güvensiz hale geliyor ve top mermileri, roket mermileri sınırlarımız içerisine kadar düşüyor ve çok sayıda can kaybı veriyoruz.

Türkiye şimdi, meşru müdafa hakkını kullanıyor ve sınır bölgesinin güvenliğini sağlamak için operasyon düzenliyor. Sınırlarımız güvenli hale gelene kadar, buradaki terör unsurları bir tehdit olmaktan çıkana kadar emin adımlarla yoluna devam ediyor. Başkomutan ne diyor ,"Milletimizin cesareti, mazlumların duasıyla Allah'ın izniyle tüm zorlukların üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Artık bu işi çözmemiz gerekiyor, birileri meydan okuyor, onlara sesleniyorum; siz ne olacağınızın hesabını yapın. Terör unsurları bitene kadar yolumuza devam edeceğiz. "

Gelelim Misak-ı Milli'nin gerçekleşmesi konusuna.

Misak-ı Milli olarak kabul edilen sınırlar, bu topraklara ait midir? Evet aittir.

Peki ne oldu da elimizden gitti? Bir oldu bittiyle elimizden gitti.

Nasıl gitti? Güçsüzdük, ordularımız dağıtılmış, ekonomik olarak çökmüş ve perişan bir haldeydik. Bağımsızlığımız neredeyse tartışılır haldeydi. İşte bu süreçte elimizden gitti; Musul, Kerkük, Süleymaniye, Halep, Cerablus, Batı Trakya, Selanik ve adalar.

Nasıl kavuşuruz yeniden? Çok basit. Evvela güçlü bir lider,  sonra cesaret, daha sonra ekonomik güç, ekonomik güçle birlikte savunma sanayinin güçlenmesi, üretimin yurt sathına yayılması, ağır sanayi ve teknolojik üretimin artması, milli birlik ve beraberliğimizin en üst düzeye çıkması, içimizdeki hainlerin devlet kadrolarından özellikle, ordudan, yargıdan, emniyetten ve medyadan temizlenmesi. Tabii ki siyasetten de.

Herşeyden önemlisi İman Gücü. İnanmış bir toplumun önünde hiç bir beşeri güç duramaz. Adına ABD deyin, Çin, deyin İngiltere deyin, Rusya deyin her ne derseniz deyin.

Yeter ki biz özümüze dönelim, genlerimizdeki o büyük gücü ortaya çıkaralım. Böyle olduğu tardirde, tarih sahnesinde eskiden olduğu gibi yine rol biçen ülke konumuna gelmemiz engellenemeyecektir. O günlerin yakın olduğuna tüm kalbimle inanıyorum.

Rabbim, o günleri hepimize gösterir İnşaAllah...

Bu yazı toplam 3421 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113