• BIST 9475.21
  • Altın 4122.029
  • Dolar 39.0137
  • Euro 43.9567
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 18 °C

İsrail ömrünü tamamlıyor!

Ümit Kahyaoğlu

Yıllardır, özellikle ikinci dünya savaşından sonra dünya coğrafyasının hemen her yerinde müslümanlara zulmediliyor, katliamlar gerçekleştiriliyor ve çocuk, yaşlı kadın demeden acımasızca öldürülüyor.

Bir bakıyorsunuz Myanmar'da, bir bakıyorsunuz Sudan'da, Doğu Türkistan'da ve çeşitli İslam Coğrafyasında müslümanların çoğunlukta olduğu yerlerde katliamlar en acımasız hali ile kendini gösteriyor.

Son bir kaç yıldır Gazze'de yaşananları seyrediyoruz, televizyorlardan, sosyal mecalardan ve çeşitli iletişim kanallarından takip ediyoruz. Zalim siyonist rejim tüm alçaklığı ile müslüman katliamı yapıyor. Dünyanın gözü önünde, İslam Coğrafyası'nın orta yerinde kadın çocuk, yaşlı demeden katlediyor. Hastane bombalıyor, okul bombalıyor, kampları bombalıyor, hiç bir ahlaki değere riayet etmediği gibi tüm alçaklığı ile saldırıyor, soykırım yapıyor.

Zalim siyonist İsrail'in bu saldırılarını dünya seyrediyor. Kimse sesini çıkaramıyor. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan başka bir İslam Ülkesi lideri çıkıpta iki kelam edemiyor.

Yazar çizer takımı da öyle; sus pus.. 

Ancak bazı kalem sahipleri var ki meseleyi dert edinmiş ve mezalimin son bulması için çabalıyor kalem oynatıyor.

Buna en bariz örnek Yenişafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül. Yazılarını yıllardır beğeniyle okuduğum bir isim.

Gazze'de yaşananları tüm açıklığıyla ortaya kokuyor, gündeme getiriyor ve ciddi bir kamuoyu oluşmasına vesile oluyor.

Karagül'ün son yazısını da ilgiyle ve beğeniyle okudum. Yaptığı tahlil çok hoşuma gitti ve gerçekliği olabileceğine yürekten inanıyorum ve bu yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Beğeniyle okuyacağınızı ümit ediyorum.

İŞTE O YAZI:

"İsrail’in varoluş ömrü bitti. İki yıl içinde olağanüstü şeylere tanık olabiliriz. Tarih intikamı ile döner. ABD ve Avrupa’nın artık İsrail’e ihtiyaca kalmadı. O düzen çoktan yıkıldı. Şimdi harita konuşma zamanı.

Avrupa’ya ne oldu da İsrail’e ardı ardına yaptırımlara başladı? Ticareti kesmekten, ekonomik ambargodan, büyükelçileri geri çağırmaktan, silah satışını durdurmaktan söz eder oldu.
İspanya ve İrlanda gibi, Gazze’deki soykırıma başından beri onurlu tavır koyan ülkelerin dışındakiler, önceki gün bir anda harekete geçti. Fransa, İngiltere, Norveç, İsveç, Hollanda ve diğerleri şaşırtıcı kararlar alıyor, Avrupa Birliği üst kurumuna radikal kararlar alma çağrıları yapıyor. Ne o, Avrupa İsrail’i düşman mı ilan edecek?
AVRUPA’NIN SAMİMİYETİNE İNANMAYIZ.
SON BİN YIL İSLAM VE TÜRK
DÜŞMANLIĞI İLE ŞEKİLLENDİ.

Öncelikle biz, bu coğrafyanın insanları Avrupa’nın samimiyetine inanmayız. Verdikleri sözleri tutmadıklarını, İsrail’e açık veya gizli desteklere devam ettiklerini, bu coğrafyanın insanını düşman gördüklerini, özellikle son otuz yıldır bölgemizdeki bütün yıkımların altında imzaları olduğunu biliriz.
Osmanlı’yı nasıl dağıtıp bütün coğrafyayı sömürgeleştirdiklerini, 20. yüzyıl boyunca uyguladıkları kâbus planları ile ülkeleri parçaladıklarını, milyonları kıyımdan geçirdiklerini biliriz.
“İYİ NİYETLE” KANDIRILANLARDAN OLMAYIZ.ÇOK DAHA SERT GERÇEKLERE HAZIRLIKLIYIZ.
İslamofobi’nin Avrupa’nın siyasi genetiğinin esas unsurlarından biri olduğunu, AB projesinin aslında din ve kimlik eksenli bir proje olduğunu, Türkiye’yi bu yüzden elli yıldır kapılarda beklettiklerini, Avrupa’nın son bin yıllık tarihinin İslam ve Türk düşmanlığı üzerinden formatlandığını biliriz.
Şimdi de Gazze’deki kimsesizlerin acısı üzerinden harekete geçip İsrail’e baskı yaptıklarına inanma kolaycılığına kaçmayacağız. Öyle kolay kandırılanlardan, ikna edilenlerden olmayacağız.
Tarihin ve coğrafyanın bu “iyi niyet” söylemleri ile şekillenmediğinin pekâlâ idrakindeyiz. 21. yüzyıl küresel güç ikliminin, çok daha sert gerçekler üzerinden şekillenmesine hazırız. Bütün bunların farkında olarak bugüne gelelim: İSRAİL’İ KALBİNDEN VURAN
KARARLAR BİR GÜNDE ALINDI.
TARİHTE İLK KEZ OLUYOR BU.

Bir önceki yazımda, “İsrail’in çöküşü başlatılmalı” demiştim. Aslında başlatıldı da. AB ülkeleri ve İngiltere, İsrail’i kalbinden vuran kararlar aldı. Muhtemelen bütün dünya “Neler oluyor” sorusunu sormuştur. Peki, sadece bir gün içinde yaşanan bu gelişmeler neydi?

İspanya, “İsrail soykırımcı, soykırımcı bir ülke ile iş yapmayız” dedi. Silah satışını tamamen yasaklayan kanun çıkardı.

“İsrail'in durması için gereken her şeyi yapacağız” diyen İngiltere, İsrail’in Londra Büyükelçisi’ni çağırıp uyardı. Bütün ticari ilişkilerini askıya aldı. İngiltere, Gazze katliamı sırasında İsrail’e ABD’den sonra en büyük askeri sevkiyatı yapan ülke. Bu gelişmeden sonra gizli destek devam edecek mi, elbette dikkatle izlenecek.
Fransa, İsrail-AB ortaklık görüşmelerinin askıya alınmasını istedi. Macron günlerdir Gazze katliamıyla ilgili ezber bozucu açıklamalar yapıyor. “İsrail durdurulmalı” temasını işliyor. Bu arada Norveç, İsveç, Hollanda ekonomik yaptırım çağrısı yaptı. İsrailli bakanlara yaptırım istedi.

Bütün bunlar ve dahası sadece bir günde gerçekleşti. Tarihte ilk kez böyle bir şey oluyor. İsrail’in arkasındaki Avrupa gücü dağılıyor. ABD gücü azalıyor. İsrail çevreleri, “Tamamen yalnızlaştık, bir tsunami geliyor” açıklamaları yapıyor.

İSRAİL AVRUPA’YI AŞAĞILADI.
BİR SİLAH OLARAK KULLANDI.
SOYKIRIMA ORTAK ETTİ, BİTİRDİ.

Peki Avrupa neden bunu yaptı? AB uzun zaman sonra ilk kez bir güç olarak kendini öne çıkarmaya çalışıyor. Yeni küresel güç matematiğinde olağanüstü mevzi kaybetti. ABD, Rusya, Çin ve Türkiye’nin öne çıkması, AB’nin bir cüceye dönüşmesi, Avrupa uluslarını endişelendirdi.

Üstelik “İsrail’i savunma”nın kendi alanlarını nasıl daralttığını, yükselen güçlerle ilişkilerini nasıl tükettiğini gördü.

Avrupa liderleri ve yönetici elitleri, İsrail’in soykırımına ortak oldular, tarihe öyle geçtiler. Netanyahu hepsini, kişisel çıkarları için bir silah olarak kullandı. Hem de aşağılayıcı biçimde.

Trump, Netanyahu’ya mesafe koyarak, Biden dönemi günahlardan kendini korumaya çalışırken, Avrupa’nın bu kadar kör bir hamasetle İsrail’in arkasına dizilmesi, zaten anlaşılır bir durum değildi. Muhtemelen Trump gibi onlar da İsrail’in kendilerini sıkıştırdığı o dar alandan kurtulma hesapları yapıyor.
NETANYAHU’NUN KELLESİNİ
ALMAK YETERLİ OLMAYAÇAK.
DAHA FAZLASINI YAPMAK
ZORUNDA KALACAKLAR…

Şimdilik “Netanyahu’nun kellesini alma” formülü hem ABD hem Avrupa tarafından bir çözüm olarak pazarlanıyor. Ama bu mümkün olmayacak, yetmeyecek. ABD ve Avrupa’nın sorunu Netanyahu’dan çok daha büyük. O da “İsrail sorunu”dur!

İsrail’i destekledikleri sürece bu coğrafyada güç ve mevzi kaybedecekler. Kuzey Afrika’dan Endonezya’ya kadar yeryüzünün ekseninde etkinlikleri dramatik biçimde düşecek. Bence bunun farkındalar. Dolayısıyla ezber bozucu tavırları Netanyahu’nun siyasi ölümü ile bitmeyecek. Bunu görecekler, bu gerçeğe göre hareket etmek zorunda kalacaklar.
Şu anki düşünceleri, okumaları tamamen 20. yüzyılın güç matematiğine göre algılayanlar yeni durumu anlamakta zonlanıyor. Artık Ortadoğu’da, Afrika’da, Güney Asya’da 20. yüzyıl şartları yok. Güç, bütün bu kuşakta birikiyor.

ABD VE AVRUPA, İSRAİL’DEN
KURTULMA YOLU ARAYACAK.

Ülkelerin seçenekleri çok fazla. Yeni adresler, yeni sermayeler, yeni teknolojiler, yeni güçler için ortaklık yapacakları ülkeler var. ABD ve Avrupa’nın yüz yıl boyunca rehin aldığı bu kuşak, kendi yolunu çizmek için çok hareketli doğru yolda.

Hâlâ İsrail ajandasına bağlı kalırlarsa, Avrupa küçülmeye ve kendi kıtasına hapsolmaya, ABD daralmaya ve bölgeselleşmeye devam edecek. Çin’in olağanüstü yükselişi bile tek başına bu iki güç blokunu korkuturken, Türkiye gibi bölge ülkelerinin yeni güç havzalarına dönmesi oyunun kurallarını tamamen değiştirecek ve değiştiriyor.
ABD ve Avrupa İsrail’den kurtulmak zorunda. 21. yüzyılda bunu yapamazlarsa intihar ederler. İsrail aşırı sağının elinde oyuncak olurlar.

AVRUPA LİDERLERİ, İÇERİDE İKTİDAR,
DIŞARIDA JEOPOLİTİK GÜÇ KAYBI YAŞAR.

Batılı yönetici elitler bu ısrarlarını sürdürürse, çok kısa sürede iktidar alanlarını tamamen kaybedecek. Özellikle Avrupa’da kitleler bunu sorgulamaya çoktan başladı. Bunun içeride iktidar, dışarıda jeopolitik sonuçlarını kaldıramayacaklar.

ABD Çin’i dizginlemeye çalışırken, Avrupa Rusya tehdidi ile yüzleşirken, iki blok da kendi güvenlik ve geleceklerine odaklanmışken, saldırıdan savunmaya geçmişken, kendilerini İsrail için intihara sürükleme gibi bir akıl tutulması yaşamazlar. Bunu yaparlarsa biterler. Yeni dönemde artık böyle lüksleri yok.
Sömürgeciliğin başladığı dönemden bu yana beş yüz yıldır devam eden Batı üstünlüğü zaten bitti. Bir daha küreselleşme, küresel düzeni formatlama güçleri olmayacak. Tam da böyle bir dönemde, ellerinde kalanları da İsrail için feda ederlerse dünyayı tamamen kaybedecekler.

ABD VE AVRUPA’NIN ARTIK
İSRAİL’E İHTİYACI KALMADI
O DÜZEN ÇOKTAN YIKILDI…

İsrail Soğuk Savaş döneminin, İkinci Dünya Savaşı sonrası düzeninin, güç matematiğinin ürünüdür. Batı’nın coğrafyamızdaki çıkar ve kazanımlarını korumak için bir garnizon devlet olarak kurulmuştur. Bir nükleer silah gibi kullanılmıştır.

O günden bu yana İsrail için bütün coğrafya kan gölüne dönüştürüldü. Bütün savaşlar ve yıkımlar bu garnizonu ayakta tutmak için planlandı ve yapıldı.
Ama artık o düzen yok ve olmayacak. Güç haritası öyle değişti ki, ABD’nin de Avrupa’nın da İsrail’e ihtiyacı kalmadı. Dünyayı artık onlar yönetmiyor.

Bu saatten sonra İsrail varlığı ve ona verecekleri destek ABD ve Avrupa için tehlike anlamı taşıyor. Batılı liderler ve yöneticiler bunu tam anlamıyla ne zaman kavrayacak bilmiyoruz ama mutlak yüzleşecekleri gerçek bu. Önceki günkü gelişmelerin, sadece Gazze ve insani sebeplerle olmadığını buradan görebiliriz.

İSRAİL’İN “VAROLUŞ ÖMRÜ” BİTTİ.
COĞRAFYA HARİTASINDA OLAMAZ.

İsrail artık Batı için yüktür. Bugüne kadar kullandıkları o silah, artık kendilerini vuracak bir tehlike halini almıştır. İsrail’in ABD ve Avrupa’ya saldırmasını kastetmiyoruz. Onu “taşıdıkları” sürece bu kendilerine dönecek bir silah işlevi görecektir.
Tabii, tam da böylesine kritik zamanlarda İsrail’in Batı’ya yönelecek intihar ve terör saldırılarını hep bir ihtimal olarak not etmekte fayda var. Sadece Batı’yı değil, dünyayı sarsacak çılgınlıklara girişebilir, böyle bir gözü dönmüşlüğü hep barındırır.

Ancak İsrail’in varoluş ömrü bitmiştir ve bu, yüzyılımızın gerçeğidir. Yeni güç haritasında, denklemlerinde yeri olmayacaktır. Coğrafya haritasında yeri olmayacaktır. Çöküşü başlatılacak ama dünyanın iyiliği için bu çöküşün zamanlaması erkene alınmalıdır.

ÖNÜMÜZDEKİ İKİ YIL İÇİNDE
OLAĞANÜSTÜ ŞEYLER OLACAK.
TARİH, İNTİKAMI İLE DÖNECEK.

Batı’nın da Doğu’nun da coğrafyanın da Türkiye’nin de güç planlamalarında “İsrail riski” artık tolere edilmeyecektir. Devlet ehliyeti bile olmayan bu yapının er ya da geç terör yapılanması muamelesi göreceğini söyleyebiliriz.
Önümüzdeki iki yıl içinde bölgemizde olağanüstü gelişmeler bekliyoruz. Tersine harita değişiklikleri bekliyoruz. Bazı güçlerin sahneden çekilmesini, ortaklıklara dayanan yeni güç yapılanmalarının öne çıkmasını bekliyoruz.

Tarihin intikamını izleyeceğiz. Coğrafyanın iddiasını izleyeceğiz. Hepsinin kendi havzasına, doğal akışına yönelmesini izleyeceğiz. Herkesin yüz yıllık ezberi bozulacak. İsrail varlığının nasıl çözüldüğünü göreceğiz.

BİZ TÜRKİYE’YE BAKALIM!
Biz Türkiye’ye bakalım. İçerideki saçmalıkları zihnimizden boşaltıp bin yıllık coğrafya tarihine eklenecek yeni halkalara, başlangıca bakalım. Artık geri dönülmez noktaya ulaşan yeni güç inşasının kimlerin haritasını değiştirdiğini, kimlerin aklını aldığını göreceğiz.

21. yüzyıl boyunca bunun geri dönüşü olmayacak."

Bu yazı toplam 287 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113