Bir gün bir adam, İmam Şafii’ye gelerek:
“Falan kişi seni kötü anıyor” dedi.
İmam Şafii’nin cevabı kısa ama çok derindi:
“Eğer doğru söylüyorsan sen koğucusun, eğer yalan söylüyorsan sen fasıksın.”
Bu söz karşısında adam utandı ve sessizce oradan uzaklaştı.
Aslında bu kıssa bize şunu hatırlatıyor: İnsanların kusurlarını taşımak, başkalarına aktarmak, arada dolaşıp fitne çıkarmak kişiyi hem Allah katında hem de insanlar arasında küçük düşürür.
Dedikodu, koğuculuk ve iftira, kalpleri birbirine düşüren, kardeşlik bağlarını zedeleyen en büyük afetlerdendir.
Kur’an-ı Kerim’de
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيراً مِنَ الظَّنِّؗ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًؕ
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın” (Hucurat 12) buyurulur.
Efendimiz (s.a.v.) de “Koğucu cennete giremez.” (Müslim, İman, 168) buyurarak bu tehlikeye dikkat çekmiştir.
İmam Şafii’nin feraseti ve nasihatı bize gösteriyor ki, başkalarının söylediklerini sağa sola taşımak yerine, kardeşliği korumak ve fitneye engel olmak gerekir.
Çünkü söz, kalplere ateş gibi düşer. Ateşi büyütmek de söndürmek de insanın elindedir.
O halde,
Bir mümin, başkasının kusurunu değil, kendi kalbini düzeltmekle meşgul olmalıdır. İmam Şafii gibi gönül erleri bize şunu öğretiyor:
Eğer bir söz fitneye sebep olacaksa onu taşımamak en büyük fazilettir.
Eğer bir söz yalan olacaksa, susmak imandır.
Eğer bir söz hayır getirecekse, işte o zaman konuşmak kulluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.