İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, "Salgının kontrolünü kaybettik, fiziksel ve zihinsel olarak öldük, artık ne yapacağımızı bilmiyoruz, Dünyadaki tüm çözümler sona erdi. Ve tek çözüm gökyüzüne kalmış...” dediği sosyal medya başta olmak üzere bir çok ulusal yayınlarda da iddia edildi. Daha sonra bu haberin çeviri hatası olduğu açıklandı.
Çeviri hatası var veya yok bunun derdinde değiliz. Yalnız şunu bilmemiz gerekiyor. İnsanlar olarak yaptıklarımız, söylediklerimiz hiç bir şey, hiç bir zaman Allahın bilgisi dışında değildir.
Allâh ilim sâhibidir ve O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. O’nun ilmi dışında kalan hiçbir şey yoktur. O, olmuş olacak her şeyi hakkıyla bilir. Onun ilmi için gizli veya sır da mevcut değildir.
Anlaşılabilmesi için konu ile ilgili bir kaç ayeti kerimeyi dikkatinize sunmak istiyorum .
“Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allâh’a gizli kalmaz.” (Âl-i İmrân, 5)
“De ki: İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allâh onu bilir. Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allâh her şeye kâdirdir.” (Âl-i İmrân, 29)
“O, göklerde ve yerde tek Allâh’tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. (Hayır ve şerden) ne kazanacağınızı da bilir.” (el-En’âm, 3)
“... O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O’na hiçbir şey gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler...” (el-Bakara, 255)
Hal böyle iken insanlık olarak kendimize roller biçtik. Büyüklendik, kibrimiz tavan yaptı, şımardıkça şımardık. İlimde geliştik , fende geliştik, teknoloji de geliştik. Tüm bu gelişmelerle bunlardan edindiğimiz kazanımlarla Allaha karşı bir duruş, Dünyayı avucumuzun içine sığdırarak hakimiyet kurma cüretini göstermeye başladık. Kısaca kendi yaptıklarımızla yer yüzünü fesada boğduk. Sonuçta geldiğimiz nokta da Allah cc bize yani insanlığa gözle görülemeyen bir virüs ile başetmekten aciz bırakarak kendini hatırlattı.
En azından inanlar olarak böyle olduğunu biz hatırladık diye düşünüyorum. Şimdi unuttuğumuz ve hatırladığımız şeyleri hayatımıza kazandırmalıyız. Kul olduğumuzu, Allaha hesap vereceğimizi, Onun razı olduğu bir hayat yaşamamız gerektiğini mesela.
.......
Bu akşam yatsı namazından sonra tüm Camilerimizden coşkulu bir dua yükseldi. Herkes balkonlardan Amiin dedi. Yürekten ve samimi olarak.
Doğrusu Dua, Minareye Çok Yakıştı!
Bu gece çok güzel bir ana şahitlik ettik. Önce Yatsı Ezanı okundu. Sonra dua edildi, tekbir ve salavat okundu. Bir çok insan göz yaşı ile yapılan duaya “amin”dedi. Bu günlerde Camide namaz kılma imkanı yok. Ama yinede Yatsı namazında bu duaya yerinde amin demek için mahallemizde ki camiye koştum. Camii sessiz ve kimsesizdi. Aslında biz öyle olduğunu sanıyoruz. Belkide, iğne atsanız yere düşmeyecek şekilde Allah görünmez ordusuyla dualarımızın kabulü için meleklerini gönderdi dualarımıza amin demek için. Bu günlerde, ancak minareden yükselen dua umut oldu bize , moral oldu, yalnız olmadığımızı hissettik. Meleklerin duamıza amin dediklerini, Allah’a münacaatımızın maksadına ulaştığını dualarımızın kabul olunacağını hissettik. Elhamdülillah
Peygamberimiz SAV “Ezan’dan sonra yapılan dua” makbuldür müjdesini vermemişmiydi bize. Allah kabul etsin, duayı yapanlardan, duayı yaptıranlardan ve duaya “amin” diyenlerden Rabbim de razı olsun.
Varsın birileri bu işler duayla olmuyor desin, alay etsin. Biz önümüze bakalım.
Biz hem fiili duamıza, hemde kavli duamıza devam ederek bu zor günler geride bırakacağız inşallah.
Fiilî duanın öncüleri Sağlık Bakanlığımıza ve her kademede Sağlık çalışanlarımıza, Kavli duanın öncüsü Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve her kademede din gönüllüsü kardeşlerimize çok teşekkür ederim. Sağlıklı günlerde buluşmayı Rabbim nasip eylesin.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.