• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 19 °C

EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIMLAR-3

Coşkun Otluoğlu
Sınav, davranışların kazanılıp kazanılmadığını ölçmek için bir araçken, bu amacının dışına çıkıldığında eğitime büyük zarar verir. Bu zararın verildiği ise hiçbir zaman anlaşılamaz. Çünkü çoğu kez sınavın amacı da unutulmuştur.

Sınavsız Eğitim

Amacını yitiren her şey gerçek var olması gereken durumundan zamanla kopar ve başka bir şey olur. Sınav da böyledir. Gerçekte kazanımların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılacağına zaman içinde sınav kendisi bir vakıa olur. Böylece kazanımların kazanılıp kazanılmadığına bakılacağına sınavın yapılıp yapılmadığına ve sınavdaki notun az ve çokluğuna bakılacaktır. Yani davranış devreden çıkacak ve not ele alınmaya başlanacaktır. Konuşmalar, değerlendirmeler, yorumlar, çıkarımlar bireyin davranışları üzerinden değil aldığı not üzerinden olacaktır. Birey devre dışı kalacak eldeki notun üzerinden konuşmalar, değerlendirmeler, yorumlar ve çıkarımlar yapılacaktır.

Oysa temel eğitim ve orta öğretim çağındaki bütün çocuklar birer “not” değildir. Onlar birer bireydir ve her insan gibi onların da bir dünyası vardır. Çocuk olmaları bakımından ise davranışlarının olumlu yönde değişmesi için ciddi desteğe ve eğitime ihtiyaç duyarlar. Çoğu kez çocuklar bu ihtiyacı fark etmezler. Bu nedenle çocuklara verilecek eğitim çocuklar tarafından başta kabul görmez ve çocuklar eğitime direnç gösterirler. Belirli kalıplar içine sıkıştırılmış eğitim metotları da çocukları eğitimden soğutabilir.

 

            Bir metodun uygulaması da amacından sapmış olabilir. Bir bilgi de çoğu kez öğrencinin işine yaramadığından amacından uzaklaşmış olabilir. Amacından uzaklaşan veya amaca hizmet etmeyen her şey çoğu kez kalıp olarak öğrenciye dayatılır. Bu dayatmalar sonuç olarak bir baskı aracına dönüşür. Böylece kalıplar çoğu kez gelenekselleşir. Geleneği kırmak, değiştirmek, kaldırmak çok zordur. “Biz büyüklerimizden böyle gördük.” “Eski köye yeni adet.” gibi sözlerin çokça görüldüğü yer tam da burasıdır. Oysa kalıplar, sınavlar, gelenekler, metotlar, notlar aslında öğrenci içinken bu öyle bir değişime uğrar ki bu sefer öğrenciler sınavlar için var olmaya başlar. Böylece amaç yer değiştirerek çocuğun davranışlarını ölçen bir araç olmaktan çıkar ve sınav olsun diye sınav olur.

 

            Gerçekten de çocuğun üzerine analiz yapmak isterken çocuk unutulur ve çocuğun sınavları üzerinden analizi yapılmaya başlanır. Böylece çocuk yerine sınavlar önemli hale gelmiş olur. Sonuçta çocuk unutulur ve notlar konuşulmaya başlanır. Oysa çocuğun dünyası yok edilmiş ve geriye sadece sınavlardan arta kalan notlar kalmıştır.

 

            Sınavsız eğitim modelinde çocuğun bütün dünyası ele alınmalıdır. Öğretmen sınıftaki çocukların tamamını gözlemlerken öncelikle orada sınıf mevcudu kadar bireyin olduğunu ve o bireyin durumuna göre değerlendirme yapma zorunluluğunu hissetmelidir. Hissetmelidir diyorum çünkü bu bilme işi değildir; bu bilmeden de öte bir şeydir; hissetmedir, duymadır, anlamadır, duyumsamadır. Öğretmen bu yüzden anadır, babadır ve rehberdir. Yani öğretmen kavrayandır. Bütün çocukları kapsayan ve kollayan, yönlendiren, eğiten bir eğitim lideridir. Bu özelliklerinden uzak kalan bir öğretmen ister istemez çocuğun dünyasına yabancı ve sınav sonucuna göre değerlendirmeler yapan birisi olacaktır. O zaman çocuk değerlendirilmemiş, sınav değerlendirilmiş olacaktır. Sınav sonucu üzerine konuşmalar cansızdır. Oysa birey canlıdır ve diğer canlılardan farklı olarak manevi bir dünyası vardır. Ruhu olmayan sınav notu soğuktur ve özellikle kırık sınav sonuçları çocuğun dünyasında bir korku neticesidir.

 

            Sınavsız eğitim modeli çocuğun her anını değerlendiren ve aslında hayatın kendisinin bir sınav olduğunu, davranışlar ile kazanımların bütünlüğü neticesinde öğrencinin başarısı ortaya çıkacak; ödevler, projeler, araştırmalar, kitap okumaları, şiir yazmaları, tahliller, tartışmalar kısacası eğitim öğretimin bütün alanları öğrencinin iyi bir insan olmasına hizmet ederek onun değerlendirmesiyle son bulacaktır. Bu değerlendirme tek başına sınav asla değildir. Bu nedenle hayata hazırlanan çocuğun başarısı onun dünyasında karşılık bulan bütüncül bir sonuç ile çocuk kendini gerçekleştirmelidir. Böylece okulunu seven, ailesiyle bir bütün ve ait olduğu toplumla barışık, bedenen ve sağlıklı nesillerin oluşması gerçekleşecektir. 

Bu yazı toplam 1536 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113