Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından binaların deprem güvenliğini artırmak amacıyla büyük bir kentsel dönüşüm hareketi başlatıldı.
Ülkemizdeki, belki de dünyadaki en büyük kentsel dönüşüm haraketi olarak tarihe not düşecek bu çalışmanın 20 yıl süreceği konunun uzmanları tarafından ifade ediliyor. İlk 10 yılda ise İstanbul başta olmak üzere, İzmir ve Ankara gibi büyük illerdeki dönüşümün tamamlanması hedefleniyor.
Kentsel dönüşüm süreci sabır isteyen, ciddiyet isteyen zor bir süreç. Bu zorluk 15 milyona yaklaşan nüfusuyla İstanbul’da bir kat daha fazla hissedilecektir.
İstanbul’un önemli bir bölümü, yüzde 70’den fazlası bu süreçte dönüşüme uğrayacak. Kente estetik bir neşter vurulacak. Vurulacak da, çarpık yapılaşma, plansız şehirleşme ve gecekondulaşmanın zirvede olduğu metropolde işin içerisinden nasıl çıkılacak doğrusu kestirmek zor.
Zaten önemli olan da zorluklarla başedebilmek değil mi? Halkımız seçimle işbaşına getirdiği yöneticileri, hükümet atamayla işbaşına getirdiği yöneticileri böylesi zorluklarla başadebilsin diye görevlendiriyor.
Cesur olsunlar, çalışkan olsunlar, doğru ve vatandaşın menfaatine kararlar alsınlar diye işbaşına getiriliyorlar.
Yönetenlerimiz de bu süreçte, halkın beklentilerine en iyi şekilde cevap verip, doğru planlama yapıp süreci sağlıklı bir şekilde yöneteceklerdir.
Bu hususa herkes inanıyor, daha doğrusu inanmak istiyor.
Bulunduğumuz her ortamda kentsel dönüşüm konusunun altı kalın çizgilerle çiziliyor.
Vatandaşın bugünlerde yoğunlaştığı öncelikli konu, kentsel dönüşümdür.
Tüm kamuoyu bu konuyla meşgul.
Pendikliler de bize kentsel dönüşümün nasıl gerçekleşeceğini, konuyla alakalı hangi çalışmaların yapıldığını soruyorlar.
Özellikle Pendik merkezinde ikamet edenler, bu ve benzer soruları sıklıkla tarafımıza yöneltiyorlar.
Pendik merkezi demişken, önemli bir ayrıntıyı atlamamak gerekiyor. Merkezdeki binaların yüzde 90’ından fazlası büyük bir deprem riski altında. Yapıların bir çoğu ömürlerini tamamlamış yada tamamlamak üzere. Ortalama bina yaşı 30-35. Üstelik bu yapıların tamamı alüviyon zemin üzerinde inşa edilmiş.
Geçtiğimiz aylarda konuyla ilgili tecrübeli bir mimar ve konunun uzmanı ile sohbet etmiştik. Pendik merkezinin zemin durumunu ve yapılaşmayı iyi bilen bir isim. Söyledikleri yürek hoplatacak cinsten şeylerdi.
Şunları söylüyordu, “Pendik ilçe merkezinin istasyonla sahil arasında kalan kısmındaki zemin, alüviyon (yumuşak toprak) dan oluşuyor. O zamanlar inşa edilen binalar, zemin yapısı dikkate alınarak inşa edilmedi. İlçe merkezi oldukça sağlıksız yapılardan oluşuyor. Olası bir İstanbul depreminde ciddi zarar göreceğini düşünüyorum. Pendik’te yapılacak kentsel dönüşümün öncelikle ilçe merkezinden başlatılması gerektiğini düşünüyorum.”
Fazla ayrıntıya girmeden ana başlıklarıyla muhattabımızın endişelerini aktardık. Çok daha vahim şeylerden olası can ve mal kaybından da sözetti. Her söylediği dikkate alınacak önemli tespitler.
Beni oldukça endişelendirdi, aynı endişeleri sayın yöneticilerimizinde taşıdığını düşünüyorum. Ve bu konuda çalışmalar yaptıklarını zannediyorum.
Zira, insan hayatı sözkonusu. Söz konusu olan insan hayatıysa, meselenin ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum.
Kent merkezinde mutlaka örnek bir kentsel dönüşüm uygulanmalı. Bazı binalar nadirde olsa yıkılıp yerine yenisi inşa ediliyor. Böyle yapılaşmaya müsaade edilmemeli. İlçe merkezi ada ada ele alınıp planlı bir kentsel dönüşüm uygulanmalıdır.
Bu konuda yapılacak olan çalışmaya vatandaşlar ekseriyetle destek vereceklerdir.
Herkes birilerinin önayak olmasını bekliyor.
Pendik Belediyesi Kentsel Dönüşüm Projesi hazır olan bir belediye. Bakanlığa projesini ilk ileten belediye olarak kayıtlara geçti.
Gelişmelerin hangi aşamada olduğunu merak ediyoruz.
Bizim merakımız giderilirse, biz de vatandaşın merakını giderme konusunda yardımcı olacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.