HÜZÜNLÜ VEDA

Sağlık Bakanlığı ile Kızılay'ın aldığı karar doğrultusunda bakanlığa devredilecek olan Türkiye’deki  22 merkezden biri olan Pendik Kızılay Tıp Merkezi kapılarını kapattı.
Yasa gereği 22 tıp merkezi, altı ay içinde Sağlık Bakanlığı ile yapılan protokol gereği devredilecek.
Sağlık Bakanlığı, öncelikle Kızılay Tıp Merkezleri’ni kapatıyor, sırada diğer tıp merkezleri var.
Bakanlık hastane statüsünde olmayan tüm sağlık merkezlerinin faaliyetlerini durduracak. Ameliyathanesi olan tıp merkezleri ise çalışmaya devam edecek.
Pendik Kızılay’a bağlı olan Altıntepe Tıp Merkezi ise Ameliyathane ve yoğun bakım ünitesi bulunduğundan dolayı kapsam dışında tutuldu.

Kızılay Pendik Tıp Merkezi, dönemin başkanı Yusuf Topçu tarafından yaptırılmış ve 20 yılı aşkın bir süredir hizmet veriyordu. Pendik’e sağlık alanında ciddi manada katkı sunmuştu.
Günlük 1000'den hastaya bakan kurumda, 30’dan fazla doktor ve 150’ye yakın çalışan istihdam ediliyordu.
Gelişmiş cihazlara sahipti, her türlü tahlil ve tetkik yapılabiliyordu.
Hastanelerde gece yarılarında numara sırasına girildiği dönemlerde Kızılay’ın verdiği sağlık hizmeti hatırı sayılır bir fayda sağlamıştı.
Saatlerce numara alabilmek için kuyrukta bekleyenler, muratlarına eremeyince küçük bir ücret farkı vererek Kızılay’a geliyorlardı.
6 ay sonrasına tomografi ve MR randevusunun verildiği o karanlık günler daha dün gibi hafızalarımızda.
Bazı hastalar, randevu günü gelmeden hayatını kaybediyordu.
Bu traji komik durum , gazetelerin ön sayfalarında yer buluyor, konuyla ilgili yayınlar yapılıyor ve sağlık sisteminin iflas ettiğinden dem vuruluyordu.
Eğitim araştırma  ve üniversite hastanelerindeki durum ise tam bir faciaydı. Buralarda muayene olabilmek, ameliyat günü alabilmek ve MR çektirebilmek için nüfuslu bir tanıdığa ihtiyaç vardı.  Böyle bir tanıdık olmadığı takdirde ise devreye para giriyor ve rüşvetle sağlık hizmeti veriliyordu.
Hele de paragöz doktorların tezgahından, pardon, özel muayenehanesinden geçmeden, sağlık hizmeti alabilmek mümkün değildi.
(Tabi buarada gönül adamı hekimlerimize haksızlık etmeyelim, onlar için vazife şuuru herşeyin üzerinde oldu. İnsan sağlığını Hak süzgecinden geçirerek, Hipokrat yemininin gereğini her zaman yerine getirme gayretinde oldular.
Belki daha az kazandılar ama, uzun vadede kazanan onlar oldu.
Allah sayılarını artırsın.)
 
Hastaneler sağlıklı olarak gelenleri bile hasta edecek derecede, berbat denecek fiziki mekanlara sahipti.

Boyasız, badanasız, sıvaları dökülmüş, pislikten tuvaletlerine girilemeyecek kadar kötü hastaneler.

Doktorun fırçasını yiyen, hemşirelerin hakaretine maruz kalmak sıradanlaşmıştı.

Hastaya bir güleryüzün bile çok görüldügü günler. O karanlık günler yavaş yavaş geride kalıyor.
Hastaneler, hem fiziki mekan, hem de çalışan kalitesi ile gelecek adına olumlu sinyaller vermeye başladı.
Randevu sisteminin devreye girmesiyle büyük bir rahatlama oldu. Özel hastanelerle anlaşmalar yapıldı. Küçük bir fark ödeyerek daha sağlıklı hizmet almak mümkün hale geldi.
Yeni, ferah ve modern hastaneler inşa edildi.
Temmuz ayında hizmete girmesi planlanan Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi bunlara en güzel örnek.
Sağlık alanındaki gelişmeleri daha da çoğaltmak mümkün elbette.
Yaşanan bu gelişmeler, fonksiyonel olmayan tıp merkezlerinin varlığını kaçınılmaz olarak tartışılır hale getirdi.
Sağlık Bakanlığı ilk olarak Kızılay Tıp Merkezlerinin faaliyetine son vererek işe başladı.
Geçtiğimiz 5 Mart Cuma günü de Pendik Tıp Merkezi’nin kapılarına kilit vuruldu.
Kuruma uzun yıllar emek veren çalışanlar, hıçkırıklara boğuldu.
Özellikle bayan çalışanlar, uzun süre gözyaşı döktüler.
Kolay değil yıllarca emek verdikleri kuruma veda ediyorlardı.
Bu çalışanlar doktorlar başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı kadrosuna alınacaklar.
Binanın akibetini ise ilerleyen günlerde göreceğiz.