• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 26 °C
  • Ankara 24 °C

Bayramlarımız İslam?ın Evrensel Mesajıdır

Abdullah Yadigar


    Mukaddes Dinimiz İslam, evrensel bir dindir. İnanç-akide esaslarıyla, ibadet, ahlak ve muamelat kurallarıyla ferdi ve cemiyeti gözettiği gibi tüm insanlığa da kucaklayıcı hükümler icra eder.
    A. Hamdi Akseki, İslam Dini adlı eserinde ‘’Ahlâki Vazifelerin Aksamı’’ başlığı altında şu bilgileri veriyor; ‘’Bazı ayet ve hadislere istinaden ahlaki vazifeleri beş kısımda toplayabiliriz:
    1-İnsanın, Allah’ına ve Peygamberine karşı vazifeleri,                        2-İnsanın, kendi şahsına karşı vazifeleri,                                3-İnsanın, ailesine karşı vazifeleri,                                4-İnsanın, memleket ve milletine karşı vazifeleri,                        5-İnsanın, bütün insanlara karşı vazifeleri.’’
    Müslüman, Kurban ibadetini yerine getirmekle yukarıda sayılan ahlaki görevlerinden bir kısmını da yerine getirmiş olmaktadır. Kurban ibadetini ifa etmekle Yaratanımızın rızasını kazanmanın yanı sıra Hz. Peygamberinde (s.a.s.) sünneti devam ettirilmiş olmaktadır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz vefatına kadar on yıla yakın bir süre hep Kurban kesmiştir. Ayrıca Kurban sosyal hayatı hep olumlu yönde etkileyen bir ibadettir. Bu sebeple kurban kesip etlerini de ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak suretiyle de kişi, yaşadığı toplumdaki insanların hoşnutluğunu kazanmış olmaktadır.
    Müminler Kurban ibadetiyle ailesine, eş dost-komşularına, uzak yakın ihtiyaç sahiplerine, kurban etini ikram etmektedir. Diğer taraftan ülkelerin sınırları aşılarak (gönüllü organizasyonlarla)  Bengaldeş, Pakistan, Hindistan, Afganistan, Çeçenistan, Afrika, Asya gibi dünya üzerindeki fakir ve yoksul insanlara da kurban ibadetiyle İslami ve insani vazifelerini yerine getirmektedirler.
    Sosyal hayatta Kurbanın getirdiği bir başka önemli husus ise, ticaretin canlanmasıdır. Kurban ibadetini yerine getirmek isteyenlerin oluşturduğu pazar, hem hayvan yetiştiriciliği yapanlara ekonomik alanda kazançlar sağlamakta hem de bu günlerde yeni iş sahaları açılmasına sebep olmaktadırlar. Günümüzde birçok yerde Kurban çadırları kurulmakta bu yerlerde yeni iş sahaları açılmakta ve ticari hayata canlılık getirmektedir.?    Kurban ibadetinin sosyal bir faydası ise, ihtiyaç sahiplerini bulunduğu karamsarlıktan kurtarılması olmaktadır. Nitekim bu günlerde Ramazanda olduğu gibi fakirler hatırlanmakta, fakirler ise kendilerinin toplumdan dışlanmadığını daha iyi fark edebilmektedirler. Bu sebeple Kurban ibadeti, fakirin sofrasına tat getirdiği gibi yüzüne neşe getiren bir ibadettir.
    Dini bayramlarımızın bir özelliği de toplumumuzda kardeşlik ve dayanışmanın güçlenerek, moral değerlerin yükselmesine vesile olmasıdır.
    1984-85 yıllarında Sinopta Amerikan Üssünde (şimdi kaldırıldı), (Asteğmen) olarak askeri görevimi yaptım. Amerikalıların kiliseleri vardı. Pazar günleri ayinlerini yaparlardı. Böyler bir Kurban Bayramı öncesi beni Yüzbaşım çağırtmış, makamında görüştük. Dedi ki; ‘’Yadigar, Binbaşım (Engin Öget) senden askerlerimize Kurban Bayramı Namazı kıldırmanı istiyor. Bu bayram rütbeli-rütbesiz tüm askerlerimize bayram namazını birlikte sen kıldıracaksın.’’
    Dedim ki; ‘’Komutanım, cami-mescid yok. Nerde kıldıracağım?’’ -Gazino da kıldıracaksın.         –Peki, gazino temiz değil, müsait değil. –Dedi ki; Şu andan itibaren sen bu işle görevlisin. Askerler emrinde. Temizletip, eşyaları toplatıp , bayrama hazır hale geleceksin. Amerikalılar veriyorlar, halı-kilim sıkıntısı yok. Peki, deyip işe başladık.
    Üç-dört gün içinde temizliği, düzenlemeleri yaptırdım. Seyyar bir minber (marangozumuz vardı) yaptırdım. Güzel bir hutbe hazırladım. Vatan savunması ve askerlik konusunda. Takriben birliğimizde bulunan yüz civarında askerlerimizle (subay,astsubay dahil) birlikte bayram namazını kıldırdım ve hutbemi okudum. Sonra dışarıda üst rütbeli subaylardan başlayarak erlerle birlikte kucaklaşarak, bayramlaşmamızı yaptık. Bu arada Amerikalıların sekiz-on civarında subay ve astsubaylarından oluşan bir gurupta bir kenarda bizleri izlediler. Onlarla da tebrikleştik. Hep birlikte lokumlar, baklavalar ikram edilerek yenildi. Sinop-Radar diye isimlendirilen tepeden Sinop’a kuş bakışı seyrederek çaylar kahveler içildi. Hoş bir kaynaşma oldu.
    Daha sonra Binbaşım beni çağırtmış, huzurlarına çıktım. Kalktı ayağa ve benim alnımdan öptü. ‘’Asteğmenim, seni tebrik ederim. Çok güzel oldu. Askerlerimiz üzerinde de büyük bir moral-motivasyon desteği oldu.’’ Dedi. Bir kahve ikram etti. Sonra şöyle dedi; ‘’ Asteğmenim,bu bayram namazı ve bayramlaşma merasimi askerimiz üzerinde çok olumlu bir etki yaptı. Bizim burada niye bir mescidimiz yok? Bu günden itibaren sen görevlisin, hemen mescid yaptıralım. Yalnız İngilizlerden kalma, kullanılmayan boş bir bina var. Bura bir bakalım, uygun görürsen tadilat yapıp mescide çevirelim.’’ Daha sonra gidip baktık. –Komutanım burası tam bir mescid konumunda. Dedim ve takriben iki ay kadar içinde mescidi tamamladık.
     Kurban kesmenin meşruiyeti; Kur’an, Sünnet ve İcmâ-ı Ümmet ile sabittir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (r.a.) ile İmam-ı Muhammed (r.a.) göre de Kurban kesmek; hür, zengin ve seferi halde bulunmayan her mü'min üzerine vaciptir. Zengin olmayan, özgür olmayan, yolcu olan ve gayr-ı müslim olan kimselere kurban kesmek vacip değildir.
    Kur’an-ı Kerim Kevser suresinde; ‘’Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.’’ Buyurulur.
         Peygamberimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin."  (Tirmizî, Adâhî, 1; İbni Mâce, Adâhî, 3.)
    Kurban Bayramı‘nın arefe gününde, sabah namazından itibaren ‘Teşrik Tekbirleri’ başlar. Bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar sürer. Toplam yirmi üç vakit tutan bu farz namazlardan sonra, ?    ‘’Allâhu ekber. Allahu ekber. Lâilâhe illâllahü vallâhü ekber. Allahu ekber ve li‘llâhi‘l-hamd.’’ Diyerek, bir defa tekbir getirilir. Buna "teşrik tekbirleri" denir. Bu tekbirleri unutmayalım.
    İdrak etmekte olduğumuz Kurban Bayramının İslâm Âlemine ve Milletimize hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.

Bu yazı toplam 1741 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113