• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 22 °C
  • Ankara 28 °C

EĞİTİMDE DEĞERLENDİRME KRİZİ

Talat Yavuz
Salgın döneminde eğitimle ilgili yaptığımız tartışmaların neredeyse tamamı boşa gitti. Ne yeni bir sistem deneyebildik ne de mevcut sistemi dönüştürecek bir umudu yeşertebildik. Hâlbuki bütün zorluğunun yanında salgın birçok imkânı da beraberinde sunmaktaydı.
Eğitim sistemimizin en belirgin özelliği ezberci, hayattan kopuk ve sınav başarısına endeksli olmasıdır. Bütün sınıflar seviyesinde yoğun müfredatın, hatta ilkokul birinci sınıfında okuma yazma çalışmalarının hemen ardından, sınavlara hazırlanma içgüdüsü ve baskısı altında, klasik takrir yöntemiyle okutularak yetiştirildiği sisteme, salgın döneminde de titizlikle sadık kalma başarısını gösterdik!
Çocuklarımız yine tam anlayamadıkları konulardan dakika tutarak test çözmeye ve yarışmaya devam ediyorlar. Daha ortada salgın vs. yokken eğitimi, sınav baskısından kurtararak, insan mizacına uygun, hayatla bağları kurulmuş, yirmi birinci yüzyıl becerilerini kazandıracak hale getirmeyi; yorumlama, analiz etme becerisi kuvvetli bireyler yetiştirmeyi amaçlayan bakanlığımız, sınav hazırlıkları için yaptığı çalışmalarla adeta özel sektörle yarışıyor.
Nasıl dönüştüreceğiz, çocuklarımız okuduğunu anlamayı, anladığını yorumlamayı, yeni durumlara uyarlamayı, analiz etmeyi ve kendi cümleleriyle bir metin yazmayı nasıl başaracaklar? Salgın sürecinde sadece sınavların şeklini, değerlendirmenin mantığını değiştirerek bu yönde kocaman bir adım atılabilirdi. Hem aileler, hem öğrenciler hem de ülke rahatlardı.
Bütün derslerde öğrencinin özgün çalışmasına puan verilseydi neler olmazdı ki? Kendi cümleleriyle, dil bilgisi kurallarına uygun yazılan bir metin, cevap anahtarında doğru şıkkı bulunmuş kaç adet test sorusuna denk gelirdi acaba, hiç düşündünüz mü? Hakeza diğer derslerde serbest bırakılmış ve cesaretlendirecek puanla özendirilmiş öğrenci çalışmaları.
“LGS’de dil bilgisinden soru sorulmayacak, isteyen öğrenci dersleri canlı dersten değil eba tv’den izleyebilecek, bir performans notu canlı derse katılımdan verilecek.” Başka; öğretmen, canlı derse katılmadığı için öğrencinin yazılı puanının çok altında performans puanı verebilir. Kargaşa ve keyfilik, salgın sürecinde yaşanan sıkıntıları artırıyor ve uzun süre okuldan ve öğretmenden uzak kalan öğrencileri daha da uzaklaştırıyor. Bu şartlardaki öğrenciyi anlayamayan eğitimciye ve eğitim sistemine ne söylenebilir ki?
Öğrenciler, zaten ortaokul ve liseden sonra, eğitim hayatları için belirleyici olan önemli sınavlara giriyor. Ölçme ve değerlendirmenin mantığını değiştirerek, bari ara sınıflardaki sınavları; öğrencilerin hayatını karartacak kâbuslara çevirmeyelim, bu sınavları öğretme yöntemi olarak yeniden kurgulayalım. Öğrencileri yeteri kadar yargılıyor, sıralıyor, eliyor ve hayatla aralarına aşılmaz engeller koyuyoruz. Eğitim sistemimiz bunu yapmıyorsa bile biz öğretmenler, inisiyatif alarak bunu çok rahat yapabiliriz ve değerlendirme krizini aşabiliriz.
Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı
yavuztlt@hotmail.com
Bu yazı toplam 697 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113