• BIST 9886.05
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 5 °C

Gürültü Kirliliği Sağlığımızı Bozuyor

Abdullah Yadigar



      Çağımızın önemli sorunlarından biri de, gürültü kirliliğidir. Ansiklopedilere baktığımızda gürültü şöyle tanımlanmaktadır. Gürültü, gelişigüzel yapısı olan bir ses spektrumudur ki, istenmeyen, hoşa gitmeyen, rahatsız edici ses olarak tanımlanmaktadır.

      Halk Kahramanı Köroğlu’nun bir deyişinde ifade ettiği gibi;

      Delikli demir çıktı mertlik bozuldu.

      Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

      Teknolojinin getirdiği mekanik sesler her geçen gün insan sağlığını  tehdit eder duruma geldi. Hayatın her alanında, her anında bu duruma şahit oluyoruz.

      Camiye gidiyoruz. Sakin bir ortamda huşu içinde ibadet etmek istiyoruz. Tam namaza durmuşuz. O, sakin ortamı tedirgin edip gürültüye boğan bir telefon sesi başlıyor. Mübarek otomatiğe bağlanmış sanki de, kesilmiyor.  Bir süre sonra kesiliyor ama diğer köşeden bir başkasının ki başlıyor. Nedir bu kardeşim? Bu insanlarda hiç mi insaf yok? Neden başkalarını rahatsız ediyorlar?

      Geçen sene Okan Üniversitesinin verdiği bir seminere katılmıştım. Konuşmalarından son derece istifade ettiğim Dr. Uğur Tandoğan beyefendinin slâyt gösterileri arasından son derece cazip bir görüntüyü aktarıyorum. Bir Caminin giriş kapısından alınmıştı. ‘’Hak ile irtibata geçtiğiniz zaman, halk ile ilişkilerinizi kesiniz.’’Tabii ki bu cümlenin üzerinde bir telefon resmi ve üzerine (x)işareti, telefonunuzu kapatınız uyarısı.

      Son yıllarda bazı cami görevlilerimizde de bir mikrofon sevdası  aldı yürüdü. Yaka mikrofonu. Hani Selâtin Camilerinden biri olur, Cuma, bayram, teravih ve cenaze namazları gibi cemaat’in dışarılara taştığı bir durum olur da dışarıdaki insanlara sesi ulaştırmak için yakanıza bir mikrofon takarsınız. Bunu anlarız. Ancak arkanızda toplam on beş, yirmi kişi var. Öksürseniz öksürüğünüzün duyulacağı bir ortamda, vakit namazlarında yakanıza mikrofon takıyorsunuz. Ses düzeni son derece bozuk, eğilip kalktıkça uğuldayıp duruyor. Buna hiç gerek yoktur.

      1968 Yılında Bolvadin İmam-Hatip Okulunda okuduğum sıralarda anlatmışlardı. Bolvadin Çarşı Camiinin Müezzin Kayyumu Rahmetli Hafız Ali Osman Hoca ezan okuduğu zaman (hoparlörsüz) Develi Köprüsünden rahat dinlenirmiş. Develi Köprüsü Çarşı Camiine üç kilometre mesafededir. Yine o yılları hatırlıyorum. Bolvadin Çarşı Camiinde Cuma Namazı veya Teravih Namazlarına katılırdık. Cemaat’in yoğun olduğu, tıklım-tıklım caminin dolu olduğu anlarda; İmam Rahmetli Hafız Hacı Hüseyin Hoca (Rahmetli Babamın da talebe arkadaşı idi) mikrofonsuz namaz kıldırır, müezzin mahfilinden Hafız Ali Osman Hoca Tekbir ve Selamları bir ahenk içinde tekrar ederdi. Hocanın sesini de, müezzinin sesini de duymayan kalmazdı. O, tabii seslerin eşliğinde eda ettiğimiz teravihlerin ve Cuma namazlarının tadı hala damağımda dersem yeridir.

      Adam zengin olmuş, son model bir araba almış. Direksiyon başına geçince kendisini otobanda zannediyor. Şehir içinde basıyor gaza, teybini-ses cihazını sonuna kadar açmış. Çevreyi gürültüye boğuyor. Bu sesi işiten hiçbir kimsenin hayır dua edeceğini sanmıyorum.

      Adam bir mağaza açmış. Kapı önüne Nasreddin Hocanın kazanı gibi koca bir hoparlör koymuş. Sesini sonuna kadar açmış, deliler gibi bağırtıyor. İki de tezgâhtar koymuş, pazarcı çığırtkanları gibi bağrışıyorlar.

      Adam evinde oturmuş, televizyonunu veya teybini sonuna kadar açmış, avaz-avaz bağırtıyor. Allah komşularına sabır versin. Bu insanlar komşu hukukunu bilmiyor. Kendi zevklerini başkalarının rahatsızlıkları  üzerine bina ediyorlar.

      Yaz mevsimi geldiğinde düğünlerimiz de bir artış görülmektedir. Ancak gecenin 24’üne, 00’1 ine kadar aşırı çalgı  sesleri bazen havai fişek bazen gerçek mermi sesleri en az bir kilometre çapındaki yerleşim alanlarını rahatsız etmektedir.

      Rivayet edilir ki; takriben seksen yıl önce Sivas iline bir senfoni orkestrası getirilir. Cebren halk toplanıp konserin verileceği salona derdest edilir. İki-üç saat sonra konser biter. Gazetecilerden birinin konseri izleyen yaşlı bir vatandaşa; Konseri nasıl buldunuz? Diye sorması üzerine zavallı adamcağızın, sağına-soluna ürkekçe bir göz attıktan sonra gazetecinin kulağına eğilerek; ‘’Valla beyefendi. Sivas, Sivas olalı, Timur’dan beri böyle zulüm görmedi!’’ diye cevap verir.

      Ben bu sene Uluslar arası Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri kutlamalarının son gününde bulunabildim. Çeşitli katılımcılarla, gazeteci arkadaşlarla görüşüp intibalarını dinledim. Akşehir de bu yıl kutlanan 52. Uluslar arası Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri kutlamaları çerçevesinde çeşitli sanatçılar getirilmiş, halkın istifadesine sunulmuş. Ancak bir bayan’ın konseri sırasında Akşehir Kaymakamı Sayın Ahmet Katırcıya karşı, nezaket kurallarını aşan ifadeleri, Akşehir halkını rahatsız etmiştir. Bayan’ın verdiği konser ve eşlik eden orkestra aşırı gürültülüdür. Kulakları tırmalayıcı bir ses karmaşası var. Protokol sırasında oturan Akşehir Kaymakamı Sayın Ahmet Katırcının aşırı gürültüden rahatsız olup kulakları tıkaması üzerine konser veren bayan; ‘’Amca, bir saattir sana bakıyorum. Ellerini kulaklarına tıkamışsın. Rahatsız mı oldunuz? Böyle yapmanız benim konsantremi bozuyor.’’ Demesi üzerine Kaymakam Katırcı, tepki vermeden sessizce konser alanından ayrılıyor. Akabinde diğer protokol üyeleri de konser alanından ayrılıyorlar.

      52. Uluslar arası Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri kutlamaları çerçevesinde (geçmiş yıllara göre bir takım iyileştirmeler olmasına rağmen) kurulan stantların Akşehir Nasreddin Hoca Mezarlığının kenarına sıralanmış olması isabetsiz bir tercihti. Zira kurulan stantlardaki Kapı gibi hoparlörlerden çıkan ses cümbüşleri başta Nasreddin Hocayı (Rahmetullahi Aleyh) ve mezarlıkta medfun bulunan ölmüşlerimizin ruhaniyetini rahatsız ettiği kanaatindeyim. İnşaallah gelecek sene bu tür yanlışlıklar tekerrür etmez.

      Netice-i kelâm; sesin şiddeti desibel (dB) cinsinden ölçülür. ‘’0’’ dB insan kulağının işitebileceği en düşük ses olarak kabul edilir. 30 fısıltı, 60 Normal konuşma. Duymada hasara maruz kaldığımız sınır ise 85 desibeldir. 90 Ağır vasıta trafiği. 100 Elektrikli testere ve asfalt delme makinası. 115 Yüksek sesli roket veya rock konserleri. 140 Silah sesi, jet motoru sesi oluşturur. Yüksek sese ne kadar maruz kalırsanız o kadar hasar gelişir. Gürültü çağımızdaki stres nedenlerinden biridir. Gürültüden uzak durmak stresten uzaklaşmak anlamına da gelmektedir.

Bu yazı toplam 2577 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113