• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 18 °C

Cami Sandalye ve Tabure

Abdullah Yadigar
Cami Sandalye ve Tabure kelimelerinin bir araya gelmesi bile hoş bir çağrışım yapmıyor. Demek ki bir uyumsuzluk var.

                Son yıllarda camilerimizde Sandalye ve Tabure sayılarında müthiş bir artış var. İnsan sormadan edemiyor. Acaba son yıllarda camilere gelen cemaat arasında sakat ve özürlü sayısında mı artış var? Yoksa, eskiden Sandalye ve Tabure bilinmiyordu da, insanlar bunlardan yararlanmıyordu?

                Duyuru Gazetesinde bir haber okudum; ‘’Kaynarca Fevzi Çakmak Camii İmam Hatibi Seyfullah Çelebi, cami’den sandalye ve tabureleri kaldırarak Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi.’’

                Öncelikle Seyfullah Hoca Efendiyi tebrik ediyorum. Diğer Cami görevlilerimize de bu uygulama örnek olur diyorum.

                Camilerimiz, Müslümanların ibadet gayesiyle toplandıkları yer, mabetlerdir. Camiler huzur ve mutluluk mekânı, herkesin hürmet edeceği âli makamlardır.

                Camilerimizin mimari yapısı, tezyinatı ve estetik yapısı diğer inançlarla ve kültürlerle mukayese edilmeyecek kadar üstündür.

                İbadetlerimizde de Yüce Kitabımızın kurallarına göre ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) uygulamaları insan fıtratına uyumlu vaziyettedir.

                Kur’an-ı Kerimde; ‘’Allah uğrunda hakkıyla cihat edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiç bir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır! (Hac-78)

                Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadisinde; ‘’Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz’’ buyuruyor.

                Ancak bizim dinimiz ibadetlerdeki kolaylıkları da usul ve yöntemlerini de göstermiştir.

                Diyanet İşleri eski Başkanlarından Merhum Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali adlı eserinde konu ile ilgili olarak şöyle deniyor:

                ‘’Bir hasta ayakta durmaya gücü yettiği halde rüku ve secdeye veya yalnız secde etmeye gücü yetmezse, namazını ayakta kılması gerekmez. Oturup ima (işaret) ile namaz kılar, faziletli olan budur. Fakat, İmam Züfer ve üç imama göre, namazını ayakta ima ile kılması gerekir. İma'dan maksat, namazda başı aşağı doğru eğerek rüku ve secde için yapılan işarettir. Ancak, secde için yapılan eğilme hareketi, rüku için yapılandan daha aşağı olması gerekir." (B.İ.İlmihali-Sh. 126)

                Aynı eserin bir başka sayfasında; ‘’Bir hasta, gücüne göre namaz kılmakla yükümlüdür. Ayakta durmaya gücü yetmeyen veya ayakta durması iyileşmesinin uzamasına veya hastalığının artmasına sebep olacağı anlaşılan bir hasta oturarak namazını kılar. Oturmaya da gücü yetmezse, gücüne göre yan üzeri veya sırt üstü yatarak işaretle (ima ile) kılar. İma, namazda rükû ve secdeye işaret olmak üzere başı eğmektir. Bu ayakta yapılabileceği gibi, oturarak da yapılabilir…’’ (a.g.e. , Sh. 175)

                Muteber diğer Fıkıh ve ilmihal kitaplarında da benzer bilgiler yer alır. Nimeti İslam, Halebi Kebir, İbni Abidin, Mebsut, Fetava-yı Hindiye, Fethu'l Kadir, Tahtavi, Dürr-i Yekta Tercümesi gibi Fıkıh kitaplarında sandalye, sıra ve tabure ile namazdan söz edilmiyor.

                Buna rağmen, camilerdeki görüntülerin, Müslümanların ibadetlerini bozarak huzur ve huşuyu engellemek, başka bir dinin ibadet şekline benzetmek amacını taşımasından endişe ediyorum.

                Sandalye ve Tabure de namaz kılan kardeşlerimizi suçlamıyorum. Onlara yeteri kadar rehberlik yapılamadığını düşünüyorum. Temenni ediyorum ki, Din Görevlisi kardeşlerimiz bu tür cemaati aydınlatırlar. Sağlık sorunları varsa onlara, uygun olan şer’i kolaylıkları anlatacaklardır.

                Camilerimiz başka bir dinin ibadet mekânı görünümünden kurtarılmalıdır. Bu tehlikenin önüne geçilmelidir.

Bu yazı toplam 2583 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113