• BIST 9679.8
  • Altın 2487.084
  • Dolar 32.4307
  • Euro 34.446
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 13 °C

NİKAH YETKİSİ HAK ETTİĞİ MAKAMA VERİLSİN

Sebahat Çakır

Şu anda gündemin tartışması olan " Müftülere nikah yetkisi" bir müddet daha birilerinin ağzını yoracağa benziyor.

Konu İslam olunca Türkiye'de hemen " laiklik elden gidiyor" sloganı dillere pelesenk edilegelmesi alışkanlık haline geldi. Müftülerin nikah kıyması laiklik kıyımı gibi aktarılma çabaları ayyuka çıktı.

Aslında müftülere verilen nikah yetkisinin, nikah memurlarının yetkisiyle aynı olacağını, resmi yaptırım ve kurallarının aynen geçerli olacağını çok iyi biliyor olmalarına rağmen bu feryatları niye? Onlar da biliyorlar ki müftü 18 yaş altındaki bir bireye nikah kıyamaz. Peki niye çocuk gelinleri gündeme getirip sanki bu duruma zemin hazırlayacak'mış' izlenimi verilmeye çalışılıyor? Tartışma programlarında bütün tezleri çürütülse bile "Peki müftüler nikahı nerede kıyacak?" diye gülünç bir soru ortaya atılıyor. Bu ve buna benzer itirazlar ile medeni kanunun ihlal edildiğini öyle bir hışımla savunuyorlar ki, sanki nikah yetkisi bütün devlet görevlilerinden alınıp sadece müftülere verildiği izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Peki bu ve buna benzer tartışmaların ana kaynağı ne olabilir? Tartışmaların seyrine ve kullanılan üslup tarzına bakılırsa, pek de kamuoyunu aydınlatma veya bazı yasaların ihlaline mani olma gibi bir niyeti çoktan aşmış gözüküyor. Düpedüz " İslam düşmanlığı" tarzlarını gizlemeye bile çalışmıyorlar. %99.2'si müslüman olan Türkiye'de yaşayan bir müslümanın 91 yıl sonra inancını temsil eden yetkili bir devlet memuru tarafından resmi nikah kıyma imkanına erişmesi birilerini neden bu kadar rahatsız etti?

Oysaki yaklaşık bir asırdan beri yürülükte olan medeni kanun gereği uygulanan resmi nikah, İslam inancına sahip toplumların diyanet görevlisi olan bir imama nikah kıydırmasını engellemedi. İmam nikahı uygulaması hiçbir kanun ve yasa ile kontrol edilmediği halde radikal diye tanımlanan kişilerin tercih ettiği değil, bilakis müslüman olan her kesimin istisnasız uygulayageldiği bir yöntem olmaya halen devam etmekte. İster bu yasa yürülüğe girsin veya girmesin yine bu böyle devam edecek. Her ne kadar " İmam nikahı" diye evlilik akdini küçümser bir ifade kullanılsa da dini olan herkes kendi dini kural ve uygulamarına göre nikah yapmayı tercih edecek. Bu bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de böyle olmaya devam edecek. Bu konu kamuoyunda tartışmaya açılsa da, müslüman türk halkının imanı ve vicdanı bu tür tartışmalara açık değildir. İnandığı dinin gereği neyse onu yapacaktır. Biz doğan çocuğumuzun kulağına ezan okur, erkekse sünnet ettirir, evlenirken nikahını imama kıydırır, ölünce sala'sı verilir,yıkanır, kefenlenir ve toprağa defnedilir. Arkasından da Kur'an okunur. Bunlar Kur'an'da yazmaz, fakat biz yaparız. Çünkü biz Kur'an'ı hadis ışığında anlayan ehli sünnet müslümanlarız. İsteyen istediği kadar tartışsın.

"Bir gün eve dönerken, evimin yakınında kucağında yeni doğmuş bir çocukla, orta yaşlarda bir kadıncağız koşup geldi. Bana söylediği tam da yazdıklarımı teyit edercesine; 'benim yeğenim işitme özürlü, kocası da engelli. Bu bebek onların, fakat kulağına ezan okunup ismi koyulmadı...Bana yardımcı olur musun?"

O gün daha iyi anladım ki bu toplumun inancına ait değerlerini ellerinden almaya kimsenin gücü yetmez.

Belki de cahil olarak tanımlanan bir kadın yeğeninin yeni doğan çocuğunun kulağına ezan okumanmasını önemsemeye devam ederken, ilahiyat profesörleri de hadisleri ve hadisler ışığındaki sünnet uygulamalarını reddededursun.

Birilerinin sahih hadis kaynaklarında geçen deve idrarının içilme konusunu gündeme getirme pervasızlığını kendini islam bekçiliği yapıp, dini hurafelerden temizleme olarak gösterme çabaları da asla işe yaramayacak. Bu ümmet peygamberini de, peygamberinin sözlerini de baş tacı yapmaya devam edecek. Varsın bazı ilim nasipsizleri bu hadisi " Peygamber deve idrarını meşrubat gibi lıkır lıkır için" dedi şeklinde anlasın.

Emekliye ayrılan Diyanet İşleri Başkanı'mızın ilmi donanım, ahlaki nezaket ve insani değerler çerçevesinde " helallik" içeren konuşmasını bile " ayrılırken helallik almak zorunda kaldı" şeklinde yorumlayacak kadar anlayış yoksunlarının, hadislerde yorumlarken içlerindeki kin ve nefret açık olarak okunuyor. Müftülere verilen nikah yetkisine karşı çıkanlar da aynı zihniyetin figüranları olarak sahnedeler.

Söylenecek çok şey var, söyleniyor da zaten. Ama bunlara söz işlemiyor. Kendilerine ördükleri duvar, gerçekleri görmeye ve anlamaya müsaade etmiyor. Cenab-ı Hak nesli tükenmeyecek olan bu tür oryantalistler için şöyle buyuruyor: " Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (saff,61/8)

Ağızlarını doldura doldura Kur'an ayetlerine kendilerince yorum getirseler de beğenmedikleri hadisleri reddetseler de Hak olan İslam daim olacak. Bu ümmet asla hristiyan ve yahudi din adamlarının yaptığı gibi İslam adına ortaya çıkan birtakım kişilerin Hak din İslamı tahrif etmelerine müsaade etmeyecektir. Dinine, diyanetine ve diyanetine verilen yetkilere sahip çıkacaktır. Dininin ve diyanetinin hak ettiği yetkilere ve değerlere eninde sonunda sahip olması için elinden geleni yapacaktır.

Şayet bu ümmet dinine ve dininin gereği gibi yaşamaya devam etmesse; biliyoruz ki şu ayetin vuku bulması kaçınılmaz:

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah (cc) onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah(cc) onları sever, onlar da Allah'ı(cc) severler." (Maide,5/54)

15 Temmuzda yaşananları ilahi bir ihtar olarak algılayıp, Allah'ın(cc) rızasına uygun olarak yaşayıp Allah haklarını ve kul haklarına ihtimam göstermek şeklinde uygulamaya geçilmesi gerekirken, Kur'an'a, hadislere, fukahaya, nikah meselesini bahane edip din görevlisi ve ulaması olan müftülere saldırıp, dini hedef haline getirmek akıl karı olmasa gerek!

Bu ve benzeri tartışmalar farklı konu başlıkları altında gündeme getirilse de mesele "iman" meselesidir.

Selamla...

Bu yazı toplam 2245 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113