• BIST 9886.05
  • Altın 2958.781
  • Dolar 34.7329
  • Euro 36.5987
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 5 °C

Bitsin Artık Bu Çile

Abdullah Yadigar
Bugün dünyada Demirperde ülkeleri olarak bilinen memleketlerde bile baskı azaldı.

Şarkta ve garpta hiçbir kimse milli ve dini kıyafetinden dolayı kınanmazken, bizde hâlâ baskı ve ceberutluğun bürokrasideki temsilcileri tarafından devam ettiriliyor.

                Ülkemiz bu güne kadar pek çok badirelerden geçmiştir. İhtilâller, darbeler ve baskı dönemleri geride kalmıştır. Hissedilir derecede gelişmeler olmuştur. Ancak inancından dolayı başını örten kadınlara uygulanan ayırımcılık bir türlü sona ermemiştir.

                Başlarını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz. Kadınların Îmanî, insanî değerleri, evrensel hukuktan kaynaklanan hakları görmezden gelinerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır.

                1950 li, 40 lı yıllardaki yaşananları canlı tarih olarak yaşayan büyüklerimizden dinlerdik. Yaşananları içlerini çekerek anlatırlardı.

                Sonraki yılları bizde yaşadık. 60 ihtilâli, 70 muhtırası sonrasını, 12 Eylül ihtilâlini ve 28 Şubat dönemini yaşadık, gördük.

                Bu güne kadar dayanak olarak tutunulan, 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ‘’Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’’ ilgili maddesi;

                ‘’Madde 5- 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar;

                a) (Değişik: 3.1.2002/24629 RG) Kadınlar; Elbise, pantolan etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.

                Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.

                b) Erkekler; Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabiî olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri sü­veterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir. (Değişik : 07/08/1991-91/2048 B.K.K.) Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.’’

                Bu yönetmelik maddesinde pek çok yasak ve kısıtlama olmasına rağmen; bugüne kadar titizlikle uygulanan tek şey başörtü yasağıdır. Kamusal alan yalanıdır.

                Özellikle 28 Şubat sürecinden sonra binlerce kız öğrenci okulundan edilmiştir. Binlerce bayan memureler işlerinden edilip hayatları karartılmıştır. Bitsin artık bu çile diyoruz. Ülkemiz bu ayıptan kurtulmalıdır.

                Gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestisi açıkça ifade edildiği halde, bu pazarlık edilemez temel insan hakkı, bugüne kadar hukuksuzların egemenliğiyle gasp edilmiştir.

                Eğitim-Bir Sen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde Başörtüsüne Özgürlük için 81 ilde alanlara çıktı. Basın bildirileri okudular. Bu basın bildirisinde Kadınlar Komisyonları tarafından dillendirilen bir paragrafı alarak yazımı sonlandırıyorum.

                Sayın Başbakan, “Hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez” diyor. Peki, biz de şunu soruyoruz: Biz kadınları bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmeliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecek misiniz? O yönetmelik gereği olarak başörtülüleri Meclis’ten, kamuda çalışmaktan men eden yasakları korumaya devam edecek misiniz?

                Devlet artık, hala bürokratik oligarşinin mi yoksa milletin devleti mi olduğuna karar vermek zorundadır. 

 
Bu yazı toplam 1745 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113