AK PARTİ?Yİ BEKLEYEN TEHLİKE

Ana muhalefet partisi CHP, Parti Meclisi’ni yeniledi. Görkemli bir kurultay gerçekleştirerek, Baykal ve Önder Sav’ı ekibiyle birlikte önemli ölçüde tasviye etti.
Parti vitrininde Süheyl Batum ve Umut Oran gibi medyatik isimlerle 2011’in Haziran’ın da yapılacak olan genel seçimlere hazırlanıyorlar.
CHP, iktidar partisine alternatif olabilecek mi?
AK Parti’yi zorlayabilecek, en azından koalisyonun önünü açabilecek bir oy potansiyeline ulaşabilecek mi?
2011 genel seçimleri sonrasında bir takım güçler tarafından arzulanan CHP-MHP koalisyonu işbaşına gelebilecek mi?
Bütün hesaplar, planlar ve uğraşılar, bir koalisyon hükümetini işbaşına getirmek için.
AK Parti’yi hükümetten düşürmeyi hedefleyen, bu uğurda her yolun mübah sayılacağı bir sürece girmiş bulunuyoruz.
BDP’nin iki dil ve özerklik söylemi, bu sürecin önemli ayaklarından.
Parti yöneticileri ısrarla özerklik diyor.
Her fırsatta, kamuoyunun tepkisine rağmen bu söylemini dillendirmekten çekinmiyor.
Bahar aylarında terörün yeniden canlandırılması ve şehit cenazelerinin gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler var.
Yüzlerce vatan evladının şehit olmasını, metropollerde bombaların patlatılmasını, kan ve gözyaşı dökülmesini isteyen vatansever görünümlü azımsanamayacak kadar çok hain var.
Her seçim öncesi bildik senaryolar, bir iki değişiklikle yeniden sahneleniyor.
Ülkeyi karanlığa sürüklemek, az olsun benim olsun mantığından hareketle idareyi ellerinde bulundurmak isteyenler, birşeyi unutuyorlar; Türkiye eski Türkiye olmadığı gerçeğini.
Karanlık güçler, 1970-80’li yıllarda oldukça başarılı olan ve reytingi yüksek senaryoları bugünde vizyona sunuyorlar.
Ancak o gün dikilen elbise bugünkü vücutlara dar geliyor.
Derenin altından çok sular aktı ve millet uyandı.
Anadolu insanı, bu senaryolara pirim vermeyecek kadar bilinçli ve de uyanık.
Kendilerine hizmet edeni, doğruları yapanların kimler olduğunu gayet iyi biliyor.
Tehlikeli viraja girdiğimiz bugünlerde hükümet partisinin yöneticilerine ve teşktilatlarına önemli görevler düşüyor.
Halkla olan bağların koparılmaması, insanlara tepeden bakma gibi klasik iktidar partisi alışkanlıklarından uzak durulması gerekiyor.
Ak Parti, bariz hatalar yapmazsa, 2011 seçimlerinin galibidir.
Tekbaşına iktidarın yine tek adayıdır.
Ak Parti’nin en önemli rakibi kendisidir.
Herşeyi genel başkandan bekleyen bir anlayış içerisinde olma yanlışlığından uzak durup, daha çok çalışmak ve millete faydalı olmak gerçeği akıllardan çıkarılmamalıdır.
Parti içerisindeki hiziplere son verilip, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etme zamanıdır.
Atalarımızın güzel bir sözü var; “Su uyur düşman uyumaz.”