• BIST 9706.07
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 28 °C

ÖĞRETMEN OLANLARIN SEVİNCİ DEĞİL, OLAMAYAN ÇOĞUNLUĞUN HAYKIRIŞI!

Cemal Kapan

Gazetede yazdığım ilkyazımın başlığı Serdengeçti idi. Bu başlığın hakkını vermezsek okuyucu sorar yarın bir gün. Geçen hafta da yazdığım üzere, iktidar partisinin bence en büyük eksikliği yüzlerine doğruları söyleyecek, gerekirse eleştirecek kişi sayısının azlığıdır. %90 her şey yolunda bile olsa kalan %10 u düzeltmek için doğru teşhis konmalı ve doğru tedavi uygulanmalıdır. İktidarın ilk yapması gereken bağımsız, profesyonel bir firmayla çalışıp “Nerede eksiklik var? Nerede yanlış yaptık?” sorusunun cevabını bulmaya çalışmak olmalıdır. Çünkü görülüyor ki çevresindeki dostlar(!) doğru yönlendiremeyebiliyorlar. 

Başkanlık sistemi bir milat, kilometrenin sıfırlanmasıdır. Bizler bu ülkeyi daha hızlı kalkındırsın, daha güçlü bir ülke haline getirsin diye EVET verdik. Şu anda verdiğim EVET’ e sahip çıkıyor ve sıfırıncı kilometrede daha önce yapılan yanlışlar yapılmasın diye uğraşıyorum.

“Türkiye’nin jeopolitik konumunun olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?” , “Organ nakli hakkında ne düşünüyorsunuz?”, “Tek kanatla kuş uçmaz atasözünü açıklayınız”, “Descartes’in düşünüyorum o halde varım sözünü açıklayınız”                                                              

Bu sorular öğretmenlik mülakatına ait.

Öğretmenlerin mülakatla alınmasına dair ilgili yönetmeliğe bir göz atarsak “Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlardan sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere başvuruda bulunanların atamaları, sözlü sınav puanı üstünlüğüne göre gerçekleştirilir. “ denilmektedir. Yani sen kişiyi önce Üniversite sınavına sok, 4 yıl eğit, formasyon ver, artık öğretmensin de ama yetmez önce KPSS’ ye gir yüksek puan al de ama yetmez sonra da mülakata gir de. Başka bir ülkede bu ancak fıkra olarak anlatılır ama bizim ülkemizde acı gerçek. (Olması gereken;  MEB ile YÖK bir araya gelecek ve önümüzdeki 10 yılı planlayacaklar. Her yıl kaç öğretmen ihtiyacımız var, bunun için kaç öğretmen almamız gerekir diye plan yapacaklar ve Eğitim Fakültelerine gereken sayıda öğrenci alıp, gereksiz Eğitim Fakültelerini de kapatacaklar. 10 yıl boyunca hangi iktidar gelirse gelsin bu kuralı bozamayacak olmalı. Bölümlerden formasyon alınıp, öğretmen olunmayı engelleyecekler. Böylece öğretmen mezun olduğunda iş garantisi olacak hem de atanamayan öğretmenlerin eritilmesi gerçekleşecek.)

Hepimizin öğretmenleri arasında zeki, bilgili ama iki sözü bir araya getiremeyenler vardır. Basit bir şekilde anlatılabilecek bir şeyi dolandırıp duran, ne dediği anlaşılamayan öğretmenlerimiz de olmuştur. Bu mülakat, her girdiği sınavda 100 alan ancak sınıf yönetiminde bilgi aktarımında berbat olan öğretmenleri eleyecek denebilir ki biz de buna keşke deriz ancak çıkış noktası böyle de olsa uygulamalarda çok ciddi sıkıntılar var. Biliyorum çünkü iktidar partisine oy vermiş birçok müdürümden, öğretmenimden bizzat dinledim. Öğretmen kökenli bir bakanımız olmadığı için midir ya da söylendiği halde kulak ardı edildiğinden midir bilinmez ama bu konuda yanlış bir uygulama vardır, söylemek de bizim boynumuzun borcudur.

Uygulama şu şekilde olmalıdır: mülakat sadece "geçti", "kaldı" olarak değerlendirmeli; geçenler de KPSS puan sıralamasına göre atanmalıdır.

Bir öğretmen anlatıyor;” Ablam tarih öğretmeni. Geçen sene başka bir işte çalışırken tüm boş zamanlarında KPSS için çalıştı, puanı 81 küsur geldi, olmadı. Bu yıl isi gücü hatta çocuğunu bıraktı "tamam" dedi "deli gibi çalışıyorum ve bu sefer atanacağım". Sonuç 83 küsur KPSS puanı. Demeyiniz ki 2 puancık, o 2 puanla 5000lerden 170lere çıktı ablamın tarih bölümü sıralaması. Oh olur bu sefer dedik, bu atamada olmasa da Şubat atamasında olur herhalde. Ablamın mülakat puanı 84 ancak 70-80 puan arasında alanlarınki 90’larda. Şu anki sıralaması bilmem kaç binlerde. Hangi kriterlere göre KPSS’ den daha düşük alanlar mülakattan daha yüksek aldılar. Torpil olmadığına ben nasıl inanayım “

Adı Devrim olduğu için (ailesi bu adı koymuş ancak hiçbir örgütle bağlantısı bulunmayan sadece adından ötürü) elenen varsa bunun hesabı yarın bizden sorulur. 28 Şubat’ta aynı şeyi adı Mücahit olanlar yaşamadı mı?  Gerçekten öğretmenlik vasfına sahip olmayanları eledikten sonra KPSS’ ye göre sıralama yapılsa kimsenin itirazı olmayacaktır.

İstihbarat yapmak, GBT soruşturması yapmak bu komisyonun görevi olmamalıdır. Konu Fetö ve PKK bağlantılı kişileri memur yapmamaksa devlet olarak haklarında gerekli incelemeyi yapar öğretmenliğine öyle onay verirsin ama yöntem kesinlikle mülakat değildir zira olabilecek en sübjektif yollardan biri ve yapılacak hatalar insanlar için çok çok önemli. Hak yenilmesi çok büyük sorun bu konularda. Kaç yıllık emek, çalışma, umut var çünkü.

Şuan KPSS’ ye hazırlanan ya da KPSS’ den puan almış ancak atanmak için mülakatı bekleyen binlerce kişi var. Matematik Öğretmenliğinden atanacak, KPSS’ den 90 puan almış bir öğretmene  “Türkiye’nin jeopolitik konumunun olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?” diye sorup 65 puan verilirse kimse bu durumu ailesine anlatamaz. “Mademki sen mülakat sonucunda alınan puana öncelik vereceksin o zaman KPSS puanı ne işe yarıyor? Mülakat demek bu ülkede torpil demektir” derlerse ne cevap vereceğiz. Bir daha Ak parti o öğretmen ve ailesinden oy alabilir mi?

 Biz bunları dile getiriyoruz ki özellikle eğitim alanında yapılan yanlışlar düzeltilsin. Adalet, sadece işimiz düştüğünde peşinden koşacağımız bir kavram değil, sessizlerin sesi olabilmek için de yazdık, yazacağız. Rahmetli Mehmet Akif İnan, “Hangi düşüncede olursa olsun, hangi fikir kampı içerisinde yer alırsa alsın, onun bir insan olarak kabul görmesi, inancından dolayı horlanmaması lazım. İsterse benim inancımın tam zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım” diyerek anlayışını ortaya koymuş, bu doğrultuda hak ve özgürlük mücadelesini yürütmüştür. Bizlerinde düsturu bu yönde olmalıdır.

Yukarıdaki sorular yerine sınıfın hatta daha önemlisi ders esnasında öğrenme sürecinin nasıl algılandığının, nasıl duyulduğunun, ne gibi bir duygu içinde gerçekleşeceğinin gerçek bir resmini çizecek aşağıdaki gibi sorular sorsak( ama tekrarlıyorum sadece “geçti”,” kaldı” desek ve KPSS Puanına göre sıralasak) daha adil olmaz mı?

Branşınıza merak duyuyor musunuz? Sınıfınızı gözlemlediğimde bunu nasıl anlarım? Öğrencilerin öğrenmeleri için mükemmel mekânı oluşturabilecek olsanız nasıl bir yer olurdu? Ders anlattığınız sırada bir öğrenci başka bir öğrencinin öğrenmesine bir şekilde engel olursa nasıl tepki verirsiniz? Üç dakika sonra aynı öğrenci yine rahatsız etmeye başlıyor. Nasıl karşılık verirsiniz? Yaptığınız stajda en zorlu öğrencinizden sizi üç kelimeyle tarif etmesini istesem ne derdi? Velinin sınıftaki rolü nedir?

Atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır.

 Bu uygulama devam ettiği sürece öğretmen olanların sevincinin değil, olamayan çoğunluğun haykırışının daha çok ses getireceği bilinmelidir. (Bir dost)

 

 

Bu yazı toplam 2134 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113