• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 27 °C
  • Ankara 26 °C

TUZLA'DA TARİH KOKUSU VAR

Ercan Kara
İsmet Paşa? ya rivayet edilir: - Cuma namazlarında sizi göremiyoruz diye sorulur. İsmet Paşa ? da: - Riya olmasın diye, ben cumayı evde kılarım. Der.

Ben deniz de riya olmazsa Tuzla’ da geçirdiğimiz bir cuma gününden bahsetmek istiyorum bu yazıda.

 Geçen hafta cuma günü birkaç arkadaşla komşu ilçemiz Tuzla’ da idik.

Tuzla’ ya gidiş sebebimiz ilçeye şube müdürü olarak atanan Soner CAN’ a hayırlı olsun ziyaretinden ibaretti.

Ziyaretimiz cuma gününe rastlayınca programımız daha da anlamlı hale büründü. 

Dolayısıyla

Güzel bir Cuma günü oldu. 

 Cuma saatinde ilçeye varmamız nedeniyle önce namaz borcumuzu eda edecek cami belirlemeye çalıştık.

 Tuzla ‘ da tarihi bir caminin varlığından söz eden arkadaşlarımız oldu.

Ve,

 İlçe merkezinin otantik dar, ara sokaklarını adımlarken, her yönüyle nostaljik havasını soluklayarak tarihi cami önüne ulaştık.

Sokaklarında yürürken beş yüz yıl önceye ait bir Osmanlı kasabasında yürür gibiydik.

Caminin mütevazi tabelasında 1609 yılına işaret ediliyordu. Kapısı üzerindeki küçük mermerde Sultan 1. Ahmet Camii yazıyordu.

Tarihin ruhumuza üflediği manevi hava içerisinde görevimizi ifa ettik.

Hoca Efendinin hutbede temas ettiği konular beni derinden düşünmeye sevk etti.

Kur’ anı Kerim’ in barış, sevgi ve kardeşlik dini islamın kutsal kitabı olduğunu anlatıyordu.

Hutbeyi dinlerken bir anda hocayla irtibatım kesildi.

Irak, Suriye, Filistin, Afganistan ve daha pek çok yerde müslümanların birbirleriyle olan didişmeleri aklıma geldi. Barış, kardeşlik, sevgi bu coğrafyada neden yok sorusunu sormadan duramadım.

Düşündüm suç kutsal kitabımızda değil tabii ki.

 Suç O’na uymayan, onu anlamak için emek vermeyen, tatbik etmeyen biz Müslümanlardaydı.

Mesela,

 Yirmi yıldır Pendik’ te yaşayan bir kişi olarak yanı başımızdaki bu Osmanlı camisinden bile habersizdim.

Tarihinden, kültüründen, dininden, kitabından kopuk olarak yaşamayan ve rabbimiz ile olan irtibatımızın eksikliğine verdim İslam aleminin perişan halini.

Ve,

Maalesef,

 Bu tarihi mabedden dışarı çıkınca gündemimiz hemen değişiverdi.

 “Kâr olmasın, nam olsun” sloganlı Pendik’ in meşhur “Uzunlar” markasının Tuzla’ daki şubesine dürüm kebap yemeye gittik.

Tuzla’ da deniz üzerinde kurulmuş güzel bir restoran idi.

Uzunlar Kebap Pendik’ in markasıydı.

Dönüş yolunda,

Teşekkürler Uzunlar Kebap,

Teşekkürler Sultan 1. Ahmet dedik.

 Bir gün sonra merakımı gidermek için google amcaya sormak zorunda kaldım.

“Sultan 1. Ahmet Camii” diye.

Aşağıdaki bilgiye rastladım:

“Osmanlı öncesi de yerleşim birimi olan Tuzla bir Rum balıkçı köyü idi. Köy ve civarında 7 kilise bulunuyordu. Tuzla, Osmanlı sultanlarının Yakacık, Soğanlık, Samandıra ve Gebze civarlarında olduğu gibi av mahalleri arasında idi. Buralardan izinsiz ağaç kesmek ve avlanmak yasaktı.

1609 yılında Sultan I.Ahmet tarafından yaptırılan cami, sanırım av için bölgeye gelen padişah ve maiyeti için yaptırılmış olabilir. Daha sonraki yıllarda buraya yerleşen müslüman halk cami çevresinde bir müslüman mahallesi oluşturmuştur. Cami 400 yıllık olmasına rağmen devrine ait pek çok özelliğini yitirmiş olmakla beraber Tuzla merkezde bulunan tek tarihi camidir.”

 

 

Bu yazı toplam 1946 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113