Milli Şairimiz Merhum Akif'in vefatının seneyi devriyesi. Bir çok anma paylaşımları var. Şiirlerinden alıntılar yapılmış.
En anlamlı anma programı da İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Müftüsü Doç. Dr. Emrullah Tuncel, 1. Ordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Orgeneral Bahtiyar Ersay, İstanbul İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topçu, Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Aslan Yurt, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Murat Mücahit Yentür, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar, Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Ersoy Argon ile çok sayıda öğrenci ve vatandaşın katılımı ile gerçekleşen anma programı olmuş.
Tüm bu protokolü neden yazdım biliyor musunuz. Yazdım çünkü Merhum Akif'in vefatında devlet erkanı maalesef yoktu. Kimsesiz bir cenaze gibi kaldırılmak istenmiş.
Cenazesi vatansever öğrencilerin olağanüstü gayretleri ile bir miktar kalabalık oluşturularak namazı kılınıp defnedilmiş.
Akif, milli ve manevi değerleri önemseyen bir şahsiyetti. Bu uğurda da çok çileler çekmiştir. İstiklal Marşını da bu ruh ile yazmıştır.
Şimdi bazı sorularım var. Bu gün hemen her kesimin kabullendiği istiklal şairinin ve onun arkadaşlarının peşinde neden hafiyeler vardı.
Emekli maaşı bağlanmasına rağmen aylarca neden maaş alamadı. Sürgüne neden gönderildi. Ailesi neden dağıtıldı. Yokluk içinde öldü.
Cenazesinde devlet yoktu, yok olması bir kenara neden kimsesiz bir cenaze gibi kaldırılmak istendi. Şuurlu bir gençlik omuzladı cenazesini. Oğlu Emin’in naaşı Beşiktaş’taki çöp kamyonunda bulundu.
Peki ama bütün bu nedenler NEDEN?
Bu zulmü ona kim reva gördü. Ona bu zulmü reva görenlerin bu günkü versiyonunu kimler...
Yalandan yere ananlardan değiliz, Rahmetle anıyoruz. Mekanı Cennet olsun...




























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.