• BIST 10257.42
  • Altın 4333.047
  • Dolar 40.2148
  • Euro 46.9944
  • İstanbul 29 °C
  • Ankara 36 °C

BİRLİK VE BERABERLİK DÖNEMİ

Talat Yavuz

Bu sene, 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimini bertaraf edişimizin yıldönümüne, umutlarımızı artıran, birlik ve beraberliğimizi yeniden pekiştirecek başka bir süreçle giriyoruz.

Terörsüz Türkiye süreci geçmişin acıları, günün gerçekleri ve geleceğe dair kaygı ve umutlarımız arasında ilerliyor. FETÖ terör örgütünün bıraktığı hasarı hala onarabilmiş değiliz. Söndürdüğü ocaklar yeniden şenlenmiş, acılar bir nebze dinmiş, kayıplar görece telafi edilmiş olsa da çıkardığı fitne hala hüküm sürüyor.

Devlet kurumları bu fitne ile uğraşıyor. At izinin it izine karışmasıyla bir yandan masum insanlar zarar görüyor, diğer yandan hala çok kritik mevkilerde fetö militanları tespit edilebiliyor.

Binlerce yıllık medeniyet birikimi ile son yüz yıllık mazisinin yarım asrını iki terör örgütü ile mücadele ederek geçiren milletimizi, şimdilerde çok daha çetin bir süreç bekliyor. Bu mücadele bir yönü ile evlatlarını şehit verdiği, bir neslin dağlarda, tepelerde, sınır boylarında vatan nöbeti tuttuğu ve asla geri adım atmadığı silahlı mücadeleden daha da zor bir mücadele olacak. Başka çaresi yok deyip dünya örneklerine bakarak, başka evlatların yok olup gitmemesi için; Anadolu’nun yoksul köylerinde, fakirlik ve yoksulluk içinde yetiştirip, vatan görevi için askere gönderdiği evlatlarına silah çekenleri, onları hayattan koparanları, ekranlarda izlemeye tahammül edecek.

Evladının şehit haberini aldığında, “vatan sağ olsun” diyen bu millet bu mücadeleyi de kazanacaktır. Sabrı tavsiye eden dini, şehitliği yüceltmemiş miydi? “Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum.” diyebilen başka hangi din vardı? Şimdi hepimize önemli görevler düşüyor. Milletimize düşen sabır, devlet birimlerine de önemli görevler yüklüyor.

Terör örgütlerini doğuran ve besleyen sebepleri hatırlayarak, bu konularda duyarlılığı artırma vaktidir. Devleti ayakta tutacak adalet, liyakat, sadakat ve en temel insan haklarının tartışmaya açılmaması ilkesi, mihenk taşı gibi olması gerektiği yerde durmalıdır. Böylesi dönemleri doğru kavramlarla yeniden tanımlamak gerekir. Aydınlarımız, geçmişte yaptıkları hataları yapmamalıdır. Geçmişte kavramları tekeline alanlar, çarpıtanlar, içini boşaltanlar, sebep oldukları gözyaşı ve kandan derslerini almış olmalıdırlar. Bugün jakoben tavırlara, had bildiren manifestolara, tarihimizi unutturan, değerlerimizi küçümseyen söylem ve yaklaşımlara değil; farklılıklarımızla bir arada yaşamayı tanımlayan kavramlara, tavırlara, söylemlere ihtiyacımız vardır.

Sadece “millet” kavramını doğru tanımlayarak, Anadolu’dan insanlığın kurtuluş reçetesini yazar ve uygulamaya koyabiliriz. Batının, bütün kavram ve kurumlarıyla çöktüğü bu dönem, eğer doğru adımlarla yürütebilirsek bizim en önemli avantajımız olacaktır.

Galiba tarihin bu anında, 15 Temmuz gecesi verdiğimiz 252 şehit, 2740 gazi, PKK terör örgütü ile mücadelede verdiğimiz on iki bin şehit ve binlerce gazi bizden, bir taraftan hatıralarına sahip çıkmamızı diğer taraftan ise ülkemizin geleceğini sağlama almamızı bekliyor. Bunun yolu da sabır, tahammül ve çalışmakta olsa gerek.

Bu yazı toplam 51 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113