• BIST 10082.77
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

İstanbul Sözleşmesi toplumumuza hayasız yaşam biçimi bulaştırmayı hedefliyor!

İstanbul Sözleşmesi toplumumuza hayasız yaşam biçimi bulaştırmayı hedefliyor!
Yeniden Refah Partisi Pendik İlçe Başkanı Fahrettin Karakurt, "İstanbul sözleşmesi öldürür" başlıklı bir basın toplantısı düzenledi.

 

Her fırsatta İstanbul Sözleşmesine karşı durduklarını, bu karşı duruşu da çeşitli platformlarda gür bir ses ile haykırdıklarına dikkat çeken Fahrettin Karakurt, Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilene kadar  bu duruşlarını bozmayacaklarını ifade etti.

İlçe merkezinde basın mensuplarına hitap eden Yeniden Refah Partisi İlçe Başkanı Karakurt, şunları kaydetti; Çok kıymetli Basın mensupları ve Değerli Pendik’li Hemşerilerimiz,

Yeniden Refah Partisi Pendik ilçe başkanlığımızın düzenlemiş olduğu basın toplantısına Hoşgeldiniz.

Öncelikle ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu pandemi sürecinin biran önce bitmesini temenni ediyor ve bu vesile ile görevlerini cansiparane şekilde ifa eden başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm kurum  ve kuruluşlarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Basınımızın güzide mensupları Değerli Pendikliler ;

Bugün burada bir kötülük gördüğünüzde bunu elinizle düzeltiniz emrini yerine getirmek ve bin yıldır islama hizmet eden necip milletimizi uyarmak için toplanmış bulunuyoruz.

Müsaadelerinizle “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÖLDÜRÜR” başlıklı basın açıklamamızı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hep birlikte düşünelim ve Empati yapalım lütfen;

Karşı dairedeki komşumuzun homoseksüel bir çift olmasını ister miydik?

Peki çocuğumuzun sınıf öğretmeninin bir lezbiyen olmasına Rıza gösterir miydik?

Oğlunuz size bir erkek sevgilisi olduğunu söylese ne yapardınız?

Yada kızınız, size başka bir kızla evlenmek istediğini söylese hoşunuza gidermiydi?

Bu saydıklarımın hiçbirisi size abartılı gelmesin. Bu örnekler İstanbul sözleşmesiyle Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında toplumumuza bulaştırmak istedikleri hayasız yaşam biçimleridir.

İngiltere ve Fransa da olduğu gibi 15-20 sene içerisinde onlara benzeyerek, tıpkı tarihteki Lut kavmi gibi yaşamamızı istiyorlar. Buna sözde insan hakları ve Cinsel Özgürlük diyorlar. Tarih boyunca insanlık bundan daha büyük ve daha yıkıcı bir saldırıyla karşı karşıya kalmamıştır.

Sizlere; sinsi planlarını örnekler ile açıklamaya çalışacağız

Şöyleki ; İstanbul sözleşmesin de “Toplumsal cinsiyet eşitliği” vurgusu bilinçli olarak YANLIŞ kullanılan bir kavramdır.

Zira, toplumun ortak bir cinsiyeti yoktur ki, toplumsal cinsiyeti olsun. Toplam da iki cins vardır.

Kadın cinsiyeti ve Erkek cinsiyeti.

Rabbimiz, Kutsal kitabımız Kuranı Kerimde  Hucurat suresi 13.ayette şöyle buyuruyor:

Ey insanlar; Gerçekten biz sizi bir Erkek ve bir Dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimler ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz Allah katında sizin en üstün sayılanınız Takvaca en ileride olanlarınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir buyurulmuştur.

Toplumsal cinsiyet denilince sanki topluma ait olan bir üçüncü cinse atıf yapılmakta ve bilinç altlarına diğer cinsel eğilimlerin dolaylı kodlaması yapılmaktadır.

Bir başka husus ise İstanbul sözleşmesinin üçüncü madde ve B bendinde kullanılan “partnerler” kavramıdır, partnerler kelimesi üçüncü cinse atıfta bulunmak üzere kullanılan sinsi bir kelimedir. Zira partner kelimesinin anlamı ortaklık ,beraberlik, birliktelik demektir. Yani partnerlik kavramının anlamı sadece karı -koca veya kadın -Erkek birlikteliği değildir. Kadın-kadına veya Erkek-erkeğe veya çoklu birliktelik  gibi her türlü ortaklığa ve birlikteliğe atıfta bulunmak üzere sözleşmeye sinsice yerleştirilmiş ve tüm LGBT eğilimlerini ifade eden bir kelimedir.

Diyanet işleri başkanımız Prf.Dr.Ali Erbaş 24 nisan 2020 tarihinde irad ettiği cuma hutbesinde şöyle dedi:

Ey insanlar;İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor.Lutiliği,Eşcinselliği lanetliyor.Nedir bunun hikmeti;Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir. Yılda yüzbinlerce insan gayrı meşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi ZİNA olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor.Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim ifadelerini kullandıktan sonra,  Ankara barosu bu açıklamalarından dolayı sayın Erbaşa dava açmıştır ve Dosyaya gerekçe olarak açıkça İstanbul sözleşmesinin LGBT Gruplarına getirdiği haklardan bahsetmiştir.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki; Cenneti Annelerin ayaklarının altına sermiş olan mukaddes bir dinin mensuplarıyız. Kadınlara sadece kadın oldukları için değil, Allah’ın yarattığı birer kul ,birer insan oldukları için çok değer veriyoruz. Ayrıca hak ettikleri değeri fazlasıyla vermemizi emreden bir kültürün ve bir inancın mensuplarıyız. Sevgili Peygamberimiz  Müminlerin iman bakımından en olgunu ve en hayırlısı hanımına karşı en hayırlı olandır şeklinde buyuruyor.

Orhun kitabelerinde ise Hakan ve Hatunun buyruğu sözü ile başlayan ifadeler töremizde kadına verilen önem bakımından eşi benzeri bulunmaz örnek ifadelerdir.

Ayrıca liderine Han diyen Türk kültüründe ,kadına Han sözcüğünden türeyen Hanım ifadesi verilmiştir. Tüm bu gerçekler Türk ve islam dünyasının kadını ne denli önemli ve özel bir yere koyduğunu gösteren önemli örneklerdir. Dolayısıyla bizim kültür ve inancımız da kadına şiddet veya şiddet savunuculuğu asla düşünülemez.

Bizler gerek gelenek ve göreneklerimizle ,gerekse inancımızdan dolayı kadına şiddete her zaman karşı olduk ve karşı olmayı da her daim sürdürecek bir inancın mensuplarıyız.

Ancak; İstanbul sözleşmesinin Aileyi koruması ve kadına yönelik şiddeti önlemesi bir yana aksine çıkarılan 6284 sayılı kanun sebebiyle Adalet Bakanlığı Adli sicil istatistik genel müdürlüğünden elde edilen resmî rakamlara göre son 5 yılda 1 milyon 973 bin erkeğin evden uzaklaştırma cezası aldığı görülmektedir.

8 bin (genç evlilik mağduru)erkek hapse atılmış ,yuvaları dağılmıştır. Bu uygulamalarda en çok kadınlar zarar görmüştür. Zira kocasından ayrılan, yalnız bırakılan ve mağdur olan daha çok kadın olmuştur. Bu verilere göre bu sözleşme kadına, Koruma değil sadece YIKIM getirmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 86.yıl dönümü programında İstanbul sözleşmesine değindi. Sayın Erdoğan, Kadına yönelik şiddeti yine aile birliği üzerinden ele alarak, Aileye yönelik her saldırıyı ,tehdidi doğrudan varlığımıza yapılmış kabul ediyoruz dedi.

Ak Parti Genel Başkan vekili Sayın Numan Kurtulmuş ta bir televizyon programında ;   

Ben İstanbul sözleşmesini defaatle okumuş, İngilizcesini okumuş , üzerinde çalışmış birisi olarak söylüyorum, İstanbul sözleşmesinin imzalanması gerçekten yanlıştı. Bu metnin içerisinde bizimle asla uyuşmayan 2 tane önemli husus var.

Bunlardan birincisi toplumsal cinsiyet meselesi, bir diğeri ise cinsel yönelim tercihidir. Bu meseleler LGBT vesaire gibi marjinal unsurların ,ekmeğine yağ sürecek kavramlar oldukları yada onların arkasına sığınılarak faaliyet yaptıkları alanlar olarak görülüyor. Bunlar asla kabul edilebilir hususlar değildir.

Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa aynı şekilde usülü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır demiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Ak Parti Genel Başkan vekili Numan Kurtulmuş beyin İstanbul sözleşmesi ile ilgili açıklamalarına rağmen  KADEM, MOR ÇATI,KADIN SIĞINAĞI VAKFI,KADIN DAYANIŞMA VAKFI,TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ VE  AK PARTİLİ BAZI KADIN MİLLETVEKİLLERİ İstanbul sözleşmesi lehine toplantılar  ve paneller düzenleyip, İstanbul sözleşmesini maalesef savunmuşlardır.

YENİDEN REFAH PARTİSİ olarak bizler İstanbul sözleşmesi ve 6284 yasa uygulamalarına neden karşıyız;

  1.  Eșcinsellerin hukuksal haklarını savunan bir sözleșmenin adına, yüzyıllardır İslâm’a bașkentlik yapmıș olan payitaht İstanbul’umuzun adı konulamaz. Bunu Siyonist zihniyet tarafından medeniyetimize yapılmıș büyük bir saldırı olarak görüyor ve REDDEDİYORUZ.
  2. Madde 12/5 de açıkça dine, örfe, geleneğe ve "sözde namus" tanımlamasıyla önemli tüm değerlerimize savaș açtığı için bu sözleşmeyi REDDEDİYORUZ.
  3. Cinsiyetçi, fașist, feminist ve ırkçı bir sözleșme olduğu için bu sözleșmeyi REDDEDİYORUZ.
  4. Hak; kadın ya da erkek için ayrı ayrı aranmaz, ortak olarak insan için aranır. Kadın hakları denirse, bu durumda erkekler de erkek hakları deme yoluna itilmiș olur. Bu da, ayırmak, kamplaștırmak demektir. “Kadın hakkı” yerine “insan hakkı” șeklinde bir hukuksal zemin oluşturmadığı ve ayrımcılığa sebep olduğu için REDDEDİYORUZ.
  5. Yüce dinimiz, araları bozulan eșlere arabuluculuk yapmayı teșvik ettiği halde, 48. maddede anlașmazlıklarda eșler arasındaki uyușmazlığı gidermeye çalıșan arabuluculuk müessesesini kesinlikle reddettiği, hatta suç saydığı için REDDEDİYORUZ.
  6. Madde 3 de yapılan șiddet tanımı belirsizdir. Șiddeti sadece kadının gördüğünü iddia ettiği ve psikolojik șiddetin tanımını suistimale açık, belirsiz bir halde tarif ettiği, kadına karșı her türlü șiddeti arttırdığı sonuç olarak ise On yıl boyunca kadına șiddeti azaltmadığı gibi arttığını yaşayarak gördüğümüz için REDDEDİYORUZ
  7. Kadın kocası hakkında șikâyetçi olduğunda, pișman oldum, șikâyetimi geri çekiyorum, kocamı affediyorum dese bile, maalesef mevcut kanunlara göre, kamu davasına dönüştüğü için REDDEDİYORUZ.
  8. Mevcut yasalar ile geçmiște genç evliliķ yapmıș tüm erkekleri, cinsel istismarcı, tacizci, tecavüzcü sayıp hapse attıkları ve anne-baba rızasıyla, eșlerin rızasıyla kurulmuș yuvalarını dağıttıkları için, REDDEDİYORUZ
  9. Rusya ve ABD olmak üzere, Polonya, Ukrayna, Macaristan, Bulgaristan, Slovakya, Letonya , Hırvatistan ve Ekvator gibi dünyanın pek çok Hristiyan ülkesinde BİLE kabul görmeyen bu sözleşmeyi ve uygulamalarını bizde REDDEDİYORUZ.

Yeniden Refah Partimizin mücahid ve mücahidelerinin meydanlarda, salonlarda ve tv programlarında yapmış olduğu mücadele neticesinde, bu sinsi sözleşmenin gerçek yüzü necip milletimiz tarafından görülmüştür. Lakin üzülerek izlemekteyiz ki özellikle chp ve hdp li yöneticiler maalesef hala sokak sokak gezip halkımızı yanıltmaktadırlar.

Bu davranışların, akılla izah edilmesi pek mümkün değildir . uluslararası güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunlarının bir parçası olan istanbul sözleşmesine destek vermek, bu oyuna alet olmaktır.

Biz, bu oyunun farkındayız ve çanakkale savaşındaki ecdadımızın bizlere miras bıraktığı ruh ile  her zaman olduğu gibi sokak sokak fert fert dolaşıp insanlarımıza ulaşıp derdimizi anlatıp mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

Netice itibari ile;

Zina hala serbesttir.

İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa hala yürürlüktedir.

Bütün bu yanlışı ve buna bağlı olumsuzlukları değiştirecek olan siyasi iktidarın ta kendisidir.

Zira o makam şikayet makamı değil, icra makamıdır.

Yöneticilerimizden, bu sinsi sözleşmeyi ve buna bağlı uygulamalarını bir an önce iptal etmelerini necip milletimiz adına talep ediyoruz.

İptal edilmemesi durumunda

Genel başkanımız Dr.Fatih Erbakan’nın da belirttiği gibi İstanbul sözleşmesi ve buna bağlı uygulamalar, Yeniden Refah  partisi iktidarında yırtılıp çöpe atılacak ve Aile müessesesi yerli ve milli yasalarla korunacaktır.

Bu vesile ile 2021 yılının birkaç gün sonra bitecek olan 2020 yılından çok daha hayırlı, bereketli, sağlıklı ve huzurlu bir şekilde geçmesini ve temenni ediyor;

Bin yıldır İslam’a hizmet ve bayraktarlık etmiş,

her türlü inanca saygılı olmuş necip milletimizin, kendi örf adet ve inançlarına uygun hareket edeceklerine inanıyoruz.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyor, Basın bildirimize katılımlarınız için şahsım ve teşkilatım adına teşekkürlerimi arz ediyorum  

                   

                ◦

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113