• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 27 °C
  • Ankara 26 °C

İsrail askerinin namlusunun karşısında!

Ümit Kahyaoğlu

İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa siyonist İsrail'in işgali altında ve bu işgale kahramanca direnen Filistinliler, çocuğundan yaşlısına kadar tam teçhizatlı israil askerlerinin karşısında korkusuzca mücadele veriyorlar, İslam'ın kutsal topraklarını ve kendi öz vatanlarını Çanakkale Şehitleri şuuruyla kahramanca savunuyorlar. Korkmuyorlar, yılmıyorlar.

Bu tarihi mücadelelerinde, yanlarında bir tek Türkiye'nin var, olduğunu biliyorlar.  Onlara moral veren, mücadele azmi aşılayan ve yarınlar için ümit beslemelerine vesile olan Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın kendileriyle aynı şeyi düşündüğünü biliyorlar.

Filistin'e, Kudüs'e gittiğinizde bu gerçeği; Türkiye sevgisini, Recep Tayyip Erdoğan sevgisini tüm çıplaklığı ile görebiliyorsunuz.

Bu sevgiyi bizde müşahade ettik ve iliklerimize kadar yaşadık, Türk olmanın, beklenen olmanın gururunu Kudüs'te ve ziyaret ettiğimiz  Filistin'in diğer kentlerinde tarihte olduğu gibi bize de yaşamak nasip oldu.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Büyükelçiliğini Tel-Aviv'den Kudüs'e taşıyacağını açıklamasıyla başlayan gerginlik ve Hamas'ın üçüncü İntifada çağrısı yaptığı bir dönemde Tarihe Şahitlik etmek üzere Kudüs'teydik.

Filistin, tarihi Kenan Diyarı, tam bir açık hava müzesi; Mübarek topraklara ayak basmayan peygamber yok. Peygamberimiz S.A.V.'de Mirac'a bu Kutlu Kent'te yükseldi. Çok sayıda Peygamber'in makamı ve kabri burada bulunuyor. Sahabelerin, tarihe mal olmuş bir çok şahsiyette yine bu mübarek topraklarda medfun.

Kudüs'e Pendik'ten iki işadamı kardeşimizle birlikte gittik. Sanayici ve işadamı Muzaffer Karatay ve Hane Konut Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bayram ile ziyaret süresince birlikteydik. O kadar çok şey yaşadık ki, hem hüzünlendik, hemde büyük bir sevinç yaşadık.

İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa'da ibadet etmenin mutluluğunu yaşarken, Mescid'in işgal altında oluşunun hüznünü yaşadık. Nasıl hüzün yaşamayalım ki; İslam'ın ilk Kıblesi'nin bütün giriş kapıları israil askerinin ve polisinin kontrolü altında. Yanlarında Filistin polisi de var ancak silahları yok(!)

Mescid-i Aksa'da Cuma Namazı büyük bir huşu ile kılındı. Hamas ve Filistinli diğer gruplar İntifa'da çağrısı yapmıştı. Namaz'dan sonra büyük gösteriler oldu. Mescid-i AKSA'da Kubbet'üs  Sahra'nın önünde Filistin ve Türk Bayrakları'nın açıldığı protesto gösterileri vardı.

ABD ve Siyonist İsrail protesto edildi. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasının kabul edilemez olduğu gür bir sesle tüm dünyaya ilan edildi. Filistinliler ve Türkler birlikte protesto ettiler ve Kudüs Davası'ndan taviz verilemeyeceğini haykırdılar.

Buradan dışarıya çıkan kalabalığa asker ve polis müdahale etti, yaralanan Filistinliler oldu. İsrail güvenlik güçleri körpe yaştaki çocukların üzerine özel yetiştirilmiş atlarla acımasızca gittiler, gerçek mermi kullandılar. Kudüs'te konakladığımız otelin üzerindeki Selahattin Caddesi'nde 4 gün boyunca gösteriler vardı, Filistinliler'in haklı tepkisine çok sert müdahale vardı. Çok sayıda kişiyi gözaltına aldılar ve acımasızca işkence ettiler.

Filistinliler, yüz yıldır mücadele ediyorlar. Osmanlı 1907 yılında Filistin topraklarından çekildi ve kutsal topraklar İngiliz yönetimine geçti. O gün bugündür Filistin halkı kahramanca ve tek başına başkaldırıyor. Yılmıyorlar, genci yaşlısı topyekün korkusuzca direniyorlar.

Ziyaretimizde orada yaşayanlardan çok önemli bilgiler edindik. Bize rehberlik eden Yusuf Bey, Türkiye'de üniversite okumuş. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. İyi Türkçe biliyor ve derin bir tarihi bilgiye sahip.

Kardeşler, diye hitap ettiği açıklamasında özellikle Türkiye'deki kardeşlerine şu bilgiyi veriyor; " Kardeşler, hiç bir Filistinli Yahudi'ye toprak satmamıştır. Osmanlı, bu topraklardan gittikten sonra Filistin toprakları İngiliz mandası altına girdi. İngilizler çok ağır toprak vergileri koydular ve halk bu yüksek vergileri ödeyemedi. Vergiler ödenmeyince Filistinlilerin topraklarına İngiliz manda yönetimi tarafından el konuldu. El konulan bu yerler ise işgalci israile verildi. Filistinlilerin toprak sattığı propagandası tamamen bir siyonist oyunudur. Böyle söylüyorlar ki Filistinliler diğer İslam Devletleri karşısında küçük düşsünler, kimseden yardım göremesinler."

Filistinli Rehberimiz Yusuf Bey'in anlattıkları çok doğru. Bizde yaşayıp gördük bu sözlerin doğruluğunu. Kudüs'te bir esnafı ziyaret ettik, yaklaşık 50 m2 büyüklüğünde bir dükkanı var. Bu dükkana yahudiler 24 milyon dolar teklif etmişler. Dükkan Sahibi İmad Ebu Hatice, servet değerindeki bu teklifi elinin tersiyle itmiş. " İşportacılık yaparım yine de işgalcilere yer satmam"  Filistin'de bunun gibi çok örnek var. Evine 70 milyon dolar teklif edilen Filistinli var, o da bu büyük serveti elinin tersiyle itmiş.

Filistinlilerin Yahudilere toprak sattığı gerçek değildir, sadece siyonistlerin algı operasyonudur.

Filistinli kardeşlerimiz, bu haklı mücadelelerinde mutlaka zafere ulaşacaklardır. Bir asırdır her türlü sıkıntıyı çekiyorlar. İsrail zindanlarında binlerce Filistinli var. İşkenceyi görüyorlar, acının her türlüsünü yaşıyorlar. Her evde üzüntü var, gözyaşı var. Ancak onlar mücadeleden vazgeçmiyorlar.

Bu mücadelelerinde Türk kardeşlerinin yanlarında olduğunu bilmek Filistinlileri çok mutlu ediyor ve onlara büyük bir güven veriyor.

Karşılarında Türkiye'den gelen birisini görünce nasıl hürmet edeceklerini, ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Büyük bir saygı duyuyorlar.

Mescid-i Aksa'nın Şadırvanı'ndaki bir lavaboda Abdest alıyordum. Yanıma temizlikçi geldi, paspasıyla lavabonun altını temizledi. Türk müsün dedi. Evet dedim. Hemen peçete getirdi ve verdi.

Yolda yürürken, alış veriş yaparken nerede bir Filistinli görse sevgi gösterisinde bulunuyor. Erdoğan deyip zafer işareti yapıyor.

Mescid-i Aksa'ya giderken Filistinli esnafların dükkanlarından Dombıra sesleri yükseliyor. Bizi böylesine seven Filistinlilere verilecek en büyük destek o topraklara gitmektir. O topraklara gidip onların yanında olduğumuzu göstermek gerekiyor. Çocukların başını okşayıp, zor durumda olan esnaftan alış veriş yapmak gerekiyor.

Sabah Namazı'na Mescid-i Aksa'ya gidiyorduk. Kutlu Mescid'in her kapısında İsrail askerleri var. Bazen durdurup pasaport soruyarlar, üst araması yapıyorlar, çanta varsa çantayı didik didik ediyorlar. İşadamı dostumuz Muzaffer Karatay'ı da durdurdular, çantasını aradılar. Biz biraz ilerlemiştik, gelmeyince Necmettin Bayram kardeşimle ile geri döndük. Muzaffer Bey'in çantasını yere bıraktırdılar ve detaylı arama yapıyorlardı. Ne yapıyorsunuz diye oraya yöneldim ve İsrail askeri namluyu üzerime doğrulttu. O kadar korkaklar ki, silahsız olan bir kişiye bile silah doğrultuyorlar.

Amaçları korkutmak ve Türkler'in Kudüs'e gelmesini engellemek. Bu millet namludan korkar mı? 15 Temmuz'da tankların altına yatan, vücudunu kurşunlara siper eden bu milleti Allah'ın izniyle kimse korkutamaz. Ve korkutamamıştır..

Türklerden çok çekiniyorlar. Kudüs'e gelmemizi istemiyorlar. Onun için her türlü psikolojik baskıyı yapıyorlar. Ya pasaport kuyruğunda bekletiyorlar, ya x-ray cihazında kapsamlı arama yapıyorlar ve benzeri sıkıntılar yaşatıyorlar.

Dönüş yolunda da ekibimizden Necmettin Bayram'ı yaklaşık 45 dakika güvenlik kontrolünden geçirdiler.

Biz inadına o topraklara gitmeliyiz, gitmeliyiz ki oradaki kardeşlerimiz moral bulsun ve mücadele azmi kırılmasın. Filistin için Kudüs için hatırı sayılır iyilik  oraya gitmektir.

 

Bu yazı toplam 2346 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113