• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 27 °C
  • Ankara 28 °C

İlkesiz ve Omurgasız Politika Yapmak!

İbrahim Ciminli

Bir insan niye siyasete girer, parti kurar?  Ülkesi ve milleti için bir davası, ona hizmet yolunda hedefi vardır, bu amacına ulaşmak, düşüncelerini ve projelerini iktidara taşımak, eksik gördüğü konuları ortadan kaldırmak, ideallerini gerçekleştirmek için siyaset yolunu seçer. Ülkesine düşmanlık etmek, bölmek, parçalamak, yasadışı emellerine ulaşmak, terör örgütlerinin sözcüsü ve güya legal kolu olmak için parti kurulmaz, siyaset yapılmaz. Buna dünyanın hiçbir ülkesinde  izin verilmez.

Partiler 5 çeşittir; 
1- Tabela partileri: Bu partiler bir kişinin veya küçük bir grubun  hırslarını ya da belli beklentilerini, egosunu tatmin etmek için etrafına topladığı kişlelerle kurduğu partiler. Bunlara ego partileri de denebilir. Kendilerini vekil yapmak için, her trene atlayabilirler. Bunlar kendinden menkul liderlik taslayanlardır.
2- İdeoloji partileri: Belli bir ideolojinin propagandasını legal çerçevede yapmak, bazı konularda demokrasinin avantajlarını kullanarak, düşüncelerini daha sivri bir şekilde ortaya koymak için kurulan partilerdir. Daha fazla oy almak için taviz vermeyen partilerdir. Hedefleri, çok geniş kitlelere ulaşmak değildir. Kendi program ve düşüncelerini topluma yaymak, mümkün olan en geniş desteği almak İçin çalışırlar. Bu partiler iki çeşittir; milli olanlar, gayr-ı milli olanlar. Milli olanlar; ülkesinin daha ileri gitmesi, kalkınması ve bağımsızlaşması için fikirler üretir, politikalar geliştirirler. Gayr-ı milli olanlar ise, tehlikeli yollara saparlar, yabancı ideolojilerin savunuculuğunu ve emperyalist ülkelerin uç beyliğini yaparlar, zararlı düşünceler yayarlar. Politikaları hep ülke aleyhinedir.
3-Bölücü, ayrıştırıcı ve kavgacı partiler: Bunların hedefi,  kanunları arkadan dolanarak ideolojik ve sistem karşıtı düşüncelerinin propagandasını yapmak. Fırsat bulurlarsa işbirliği yaparak iktidara ortak olmak. Dış mihrakların kolayca piyonu olabilirler, kullanışlı aparatlardır.
4-Kitle Partileri: İktidara gelmek amacıyla toplumun geniş kesimlerinin beklentilerine cevap vermeye çalışan; sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlara veya ihtiyaçlara göre yaptıkları programlarını iktidara taşımak için kurulan partiler. Genelde iktidarı ya tek başına, ya da ittifak veya koalisyon ortakları ile kazanabilirler. 
5- Lider Partileri: Liderlik siparişle olmuyor. Doğuştan gelen bir özelliktir. İnsanları etkileme, hitabet, güven verme, aktif, çalışkan olma, çığır açma, yeni bir şeyler söyleme, güçlü hitabet yeteneği, kararlı ve cesur olmaları öne çıkan özellikleridir. Güçlü liderler geniş halk kitleleri ile buluştuğunda kitle ve lider partisi olma potansiyeline ulaşırlar.

EN TEHLİKELİ SİYASETÇİLER:
Genellikle siyasette en tehlikeli siyasetçiler; profesyonel ve menfaat odaklı çalışan siyasetçilerdir. Bunlar şahsi hırs, beklenti, çıkar ve menfaatleri için günde  kırk renge girer, en yakın dost ve arkadaşlarına zarar verebilir, vefasız, herkesle işbirliği yapar ve kolayca parti değiştirebilirler. Bunlara siyasetin sinekleri ve yüz karaları diyebiliriz. Bunlar nerede bal varsa oraya konarlar. Şahsiyetinden, ilkelerinden, onurundan, davasından taviz veren adam, yarın dostlarını da satar, partisini de satar, vatanı da satabilir? İhanet de edebilir. Bunlarda sadakat olmaz. Vefasızlık en belirgin özellikleridir. Tehlikeli bir canlı bomba gibidirler. Etrafına zarar vermek için kendilerini her zaman imha edebilirler. Eğer beyni ele geçirilmiş bir kişi ise nerede patlatılacağını kendisi de bilmez. Bu tipler siyasetin ve siyasetçinin imajını ve güvenini ağır bir şekilde zedeleyen kimselerdir.

Siyaset; Yönetme sanatına talip olmaktır. Yönetime herkes talip olabilir ancak kabiliyeti olmayanların bu alanı seçmesi, şahsi ikballeri ve menfaatleri için bu alanı kullanmaya çalışması; siyaseti gözden düşürür, itibarını zedeler. 

Siyaset bir araçtır, amaç; topluma ve ülkeye kendi program ve düşünceleri istikametinde uzlaşmaya dayalı hizmet üretmektir. Siyasetçi sadece kendi düşüncelerini dayatırsa, toplum bunu olumsuz algılar. Toplumun tüm kesimlerini, ya da çoğunluğunun onayladığı anlayışla yönetirse başarılı olma ihtimali yüksektir. Kim halkı kendi düşünceleri istikametinde daha çok ikna ederse, o daha fazla destek alır.

Halk tarafından çoğunlukla onaylanmayan hiçbir karar ve proje uygulanamaz. Bundan dolayı başarılı siyasetçi toplumun nabzını tutar, ona karşı durmaz.

Siyasetçi, sadece iktidar olmak için her türlü tavizi veremez. Kendi tabanının ve kendi düşünce ve söylemlerinin aksine bir pozisyon alırsa ilkesiz ve omurgasız bir duruma düşer. Evet, siyasetçi iktidara ortak olmak ister ancak bunun için kendini inkar anlamına gelen yollara saparsa önce inandırıcılığını yitirir. Sonra da yola çıktığı tabanını kaybeder, halktan hiçbir zaman gerekli teveccühü görmez. Belli bir oranda takılıp kalır. Siyasi tarih bunun gibi siyasetçiler ve siyasi partiler mezarlığı ile dopdoludur.

Mesela CHP, özellikle 1940’lardan sonra iyice halktan kopmuş, halkı dönüştürmek, milleti kendi inanç ve kültüründen uzaklaştırmak için elinden geleni yapmıştır. Milli tarih, dini değerlerle savaş yolunu seçmiştir. Bundan dolayı da halk tarafından iktidara getirilmemektedir. CHP’nin inançlarla ve milli tarihimizle samimi olarak barışması ve uzlaşması gerekir. Bu günkü durumu ve teşkilat yapısı bundan çok uzakta. Çözüm; kurumsal olarak kendisini yenilemekten geçer. Halkın inanç ve değerlerini kabul etmekten geçer. Sadece birkaç söylem ve birkaç vitrin değişikliği ile bunu yapamazsınız. Takiyye ile yol alamazsınız. Önce kendiniz milletin inanç değerlerini özümsemeniz, milletin ruhuyla buluşmanız gerekir. 

Siyaset kin, kıskançlık, tehdit ve düşmanlık üzerine kurgulanamaz. Muhalefet etme anlayışı daha iyiyi ve daha güzeli bulmaya yönelik olmalıdır. Tek Vatan, tek bayrak, tek devlet, tam bağımsızlık, milli ve manevi değerlere saygı ortak paydalarında buluşulması gerekir. Tehditle, yalanla, iftirayla, hakaretle siyaset yapılmaz. Bu söylemler terör örgütlerinin söylemeleridir. Terörle, bölücülükle, teröristleri cesaretlendirecek söylem ve eylemlerle de siyaset yapılmaz, dünyanın  hiçbir yerinde buna izin verilmez.

Siyasi partiler demokrasinin vaz geçilmez unsurlarıdır. İktidar hırsıyla, kıskançlık duygusuyla hareket ederek kendi düşüncelerine zıt partilerle ya da terör uzantısı partilerle iktidara gelmek için işbirliği yapmaya kalkarlarsa, bir oyları bile olsa böyle bir ittifakla teröristleri ve yandaşlarını cesaretlendirmiş  olurlar. Bir kaç milletvekili alsalar bile, şahsiyetlerini, onurlarını, ilkelerini kaybetmiş olurlar. Ülkenin birliğine ve bütünlüğüne zarar vermiş olurlar.

Bu konuda Peygamberizin örnekliğine bakmamız gerekir; Amcası Ebu Talip vasıtasıyla kendisine; Makam istiyorsa makam, kadın istiyorsa en beğendiği kadınla evlllik, mal istiyorsa istediği kadar mal vermeyi vadediyorlar, fakat o yüce peygamber şöyle cevap veriyor; “Değil bunları, bir elime ayı, bir elime de güneşi verseniz, ben davamdan vaz geçmem.” Çünkü onun davası hak ve hakikat davası, insanlığın dünya ve ahiretini kurtarma davasıydı. İşte davaya bağlılık böyle olur. Böyle olduğu için tek  başına çıktığı yolda, binler, onbinler ve milyonları etkilemiş ve günümüze kadar milyarlarca insan bu kutlu sancağın altında birleştirmiştir.

Bugün Türkiye’de siyasi ittifaklar oluştu ancak muhalefet cephesi yamalı bohça gibi, her birinin farklı amacı olan, birbirine zıt anlayışların, köprüyü geçinceye kadar oluşturdukları geçici ve sahte bir ittifak kurdular. Bir arada olmaları sahte olduğu gibi, vaadleri de sahte, içi boş, halkı aldatmaya yöneliktir, herkese olur olmaz her şeyi vadederek, ilkesiz, omurgasız, birbirine güvenmeyenlerden oluşan bir kumar masası gibiler. Bu masada yer alanlar, bu güvensizlik grubunda nasıl politika üretebilirler. Her an dağılma riski taşıyan bu masa, daha seçime gitmeden darmadağınık bir durumda. Seçim akşamı birbirlerini suçlayacak bahaneleri şimdiden hazırlıyorlar. Böyle bir yapı hiç ama hiç ümit vermiyor. Bu ittifak başlamadan bitmiştir. İlkeli, omurgalı ve şahsiyetli olmak, her alanda olduğu gibi siyaset alanında da her zaman kazandırır, mesele sadece kazanmak değildir. İnsani ve ahlaki değerlerden uzak olanlar, her zaman kaybederler.

Bu yazı toplam 514 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113