Peki, bu hızlı ve keskin hava değişimleri karşısında cildinizi nasıl koruyacağınızı ve mevsim geçişlerinin getirdiği kuruluk, hassasiyet ile cilt problemlerine karşı nasıl önlem alacağınızı merak ediyor musunuz? Memorial Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Aslı Tatlıparmak, bu dönemde özellikle cilt bariyerinin zayıfladığına; güneş ışınları, rüzgâr, nem farklılıkları ve sıcaklık değişimlerinin ciltte kuruluk, hassasiyet, kaşıntı, pullanma ve lekelenme gibi sorunlara yol açabildiğine dikkat çekerek mevsim geçişlerinde cilt sağlığının korunması için önemli açıklamalarda bulundu.
Soğuk havalar cildinizde kuruluğa neden olabilir
Sonbahar ve yaz aylarında uzun süreli UV ışığına maruz kalmak, sıcaklık değişimleri, rüzgâr ve nem farklılıkları cildimizde sandığımızdan çok daha fazla zarara yol açabilmektedir. Bu hava değişikliklerinin neden olduğu cilt kuruluğu, oldukça sık rastlanan bir deri problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde kışa geçerken yaşanan nem kaybı, cildin mat ve cansız görünmesine de neden olmaktadır.
Kronik cilt hastaları daha fazla etkileniyor
Özellikle rozasea ve egzama (atopik dermatit) gibi kronik deri problemleri olan kişiler, güneş ışığı, rüzgâr ve sıcaklık değişimlerinden çok daha fazla etkilenmektedir. Rozasea hastalarında kızarıklık ve damar belirginliği bu dönemlerde artarken, egzama hastalarında da yazın klimalı ortamların etkisiyle sıcak-soğuk geçişleri cilt bariyerini daha da bozarak kaşıntı, kuruluk ve lezyonlarda artışa neden olabilmektedir.
Güneş lekesine yalnızca estetik bir sorun olarak bakmayın
Sonbahar ve kış aylarına girilen geçiş döneminde güneş ışığına (UV) bağlı ciltte güneş lekeleri kendini göstermeye başlamaktadır. Güneş ışınları melanin üretimini artırarak zamanla “güneş lekesi” olarak bilinen hiperpigmentasyon sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu lekeler özellikle elmacık kemikleri, alın ve burun çevresinde belirgin hale gelirken, cilt tonunun düzensizleşmesine ve daha yaşlı bir görünüm oluşmasına yol açabilmektedir. Güneş lekeleri yalnızca estetik bir sorun değil; aynı zamanda cildin UV hasarına karşı verdiği biyolojik bir tepkidir. Bu nedenle hem önleyici koruma hem de tedavi protokolü büyük önem taşımaktadır.
Leke tedavisinin ilk basamağını öncelikle melanin üretimini baskılayan, cilt tonunu dengeleyen ve hücre yenilenmesini destekleyen özel formülasyonlara sahip kremler oluşturmaktadır. Retinoik asit, C vitamini, niasinamid veya azelaik asit gibi içerikler ciltteki pigmentasyonu düzenlemeye yardımcı olurken; aynı zamanda güneş koruyucu içeren nemlendirici ürünlerle cilt bariyerinin onarımını desteklemektedir. Bu aşamada düzenli kullanım ve sabır, tedavinin başarısı açısından son derece kritik bir öneme sahiptir.
Cilt tedavilerinde de teknolojiden yararlanmak mümkün
Özellikle son yıllarda gelişmiş lazer sistemi teknolojisi, leke tedavisinde büyük bir ilerleme ve kolaylık sağlamaktadır. Oldukça kısa süreli seanslar ile gerçekleştirilen bu uygulamalar, minimal düzeyde ısı enerjisiyle çalıştığı için acısız ve hastanın işlem sonrası günlük yaşamına hemen dönebildiği konforlu bir süreç sunmaktadır. Seans sonrası deride yalnızca hafif bir kızarıklık görülebilmekte, ancak bu durum da genellikle birkaç saat içinde kaybolmaktadır. Ciltte soyulma ya da kabuklanmaya yol açmadığından işlem sonrası aynı gün sosyal yaşamına rahatlıkla dönülebilmektedir.
Leke tedavisinde oldukça konforlu ve etkili bir lazer uygulaması olan ve işlem esnasında özellikle cilt altındaki melanin yoğunluğunu hedef alan Q-Switch ve Fraksiyonel lazer sistemleri lekeleri güvenli şekilde açarken, aynı zamanda cilt yenilenmesini desteklemektedir. Böylece leke görünümünde iyileşme sağlarken aynı zamanda daha sağlıklı bir cilt için çalışmaktadır. Yenilikçi ve profesyonel lazer uygulamalarının doktor kontrolünde ve klinik ortamda uygulanması son derece önemlidir. Bu işlemler yalnızca Dermatoloji uzmanı tarafından uygulanmalıdır. Cilt yapısı, şikayet, lekenin derinliği gibi değişkenlere bağlı olarak hangi lazer uygulaması ile tedavinin yapılacağı ve ne kadar süre devam edeceğine de uzman hekimin karar verebileceği unutulmamalıdır.
Gerekli önlemleri aldığınızdan emin olun!
Mevsim geçişlerinde yaşanan cilt lekesi ve kuruluk problemlerine karşı önlem almak son derece önemlidir. İlk ve en önemli adım, güneş kremi kullanımını ihmal etmemektir. Bu yalnızca güneşin yoğun olduğu günlerde değil, yıl boyu uygulanması gereken etkili bir koruma yöntemidir. Böylece UV ışınlarına bağlı cilt problemlerini minimuma indirebilirsiniz. Bir diğer önemli adım ise cildin nem dengesini korumaktır. Özellikle havaların soğuduğu bu günlerde tüm cilt tipleri daha fazla neme ihtiyaç duymaktadır. Cilt yapınıza uygun bir nemlendirici kullanarak cildinizin nemini koruduğunuzdan emin olmalısınız.

































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.