• BIST 8779.01
  • Altın 2238.031
  • Dolar 32.3361
  • Euro 35.1031
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C

İSLAM ALEMİ VE YILBAŞI

Sebahat Çakır

Müslüman kimliği ile bağdaşmayan telaşların yaşandığı şu günlerde ''Ne oldu bize böyle?'' sorusunu sormadan edemiyoruz. Alış veriş için sokağa çıktığımızda, alış veriş merkezlerinin büründüğü şekli görünce insanın ben neredeyim diye hafızasını yoklarken, okunan bir ezan sesi hatırlatıyor müslüman bir ülkede olduğunu...

                Süslenmiş çamlar, yılbaşı hediye paketleri, ışıklı toplarla donatılmış vitrin camlarında 'yılbaşı indirimleri' televizyon haberlerine dahi konu olan yılbaşı hindi tarifleri...Okullarda yılbaşı çekilişleri, işverenlerin çalışanları için hazırladığı yılbaşı paketleri... Hemen hemen her kesimin bütçesine göre bir yılbaşı etkinliği hazırlık koşuşturması, ses sanatçılarının dudak uçuklatan rakamlarda sahne alma yarışları...

                Birde dinimizce haram olan şans oyunları ve yılbaşı ikramiyesi hayaliyle piyango kuyrukları. Hatta borçlarından kurtulmayı , ev,araba almayı, evlenmeyi veya evliliğini kurtarmayı aldığı piyango biletine endeksleyen bir dolu zavallı... Maalesef bunların hepsi ve daha fazlası, %99'u müslüman olan ülkemde yılın onikinci ayı olan Aralık ayı biterken yaşanan delalet manzaraları...

                Osmanlı'yı itham edip, Avrupa özentisi ile budalalaşmış yenilikçi kesimin, modernleşme adına başlattığı bu gayri meşru adeti sorgulamayacak kadar gaflet içerisinde miyiz?

                Ne islam dininde, ne de Türk adet ve geleneklerinde hiç rastlanmayan bu uygulamayı hemencecik benimseyip, evlerimize bile götürüverdik, iftar sofraları kurar gibi yılbaşı sofralarıda kurmaya başlayıverdik. Hem de hiç ürpermeden, sorgulamadan, endişelenmeden!

                Fetö ve fetöculara ağız dolusu saydırıken, onların başlattığı 'Dinler arası diyalog' safsatasına cümleten razı olup, kadim değerlere sahip kültürümüze Hıristiyan adetini mi yerleştirdik? Her ne kadar Hıristiyan adeti olan Noel'i, biz onlarla aynı tarihlerde kutlamıyoruz diye kılıf uydurmaya çalışanlar varsa da, Hıristiyan adeti olduğunu bilmeyen de yok aslında.  Yani Hıristiyanlığa ait dini bir ritüel olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. O zaman tarihe şöylemi geçsin? '' Roma Hıristiyanları 24 Aralık gecesi ve 25 Aralık gününü <Noel/Christmas> olarak,  Ermeniler 6 Ocak gününde <Epiphany> olarak, Türkler de 31 Aralık gecesi ve 1 Ocak gününü <Noel/Yılbaşı> olarak kutlamaktadır!

                Eğer bu kutlamalar Hıristiyan alemine benzeme amaçlı ve hayranlık duyguları ile gerçekleştiriliyor ise bu konu itikadı alana girer ki; dolayısıyla inanç konusunda bir sorgulamayı da beraberinde getirir. İstikamet kuralı üzerine kurulu olan İslam dini ile zerre kadar bağdaşmayan bu durum gayri meşru eğlencelerin mubah kılınmasıyla daha tehlikeli sonuçlar meydana getirebilir.

                Müslüman adetlerinin ve Osmanlı kültürünün yaşatılmaya çalışılmasıını gericilik olarak algılayan bu neslin uzun yıllardır kimlik bunalımı içinde bocaladığı aşikar. Ak ile karayı ayırt etme becerisini yitiren GRİ karakter rolü biçilmiş zavallı Osmanlı torunları! Kur'an-ı ve Kur'an üzere yaşamayı çöl kanunu diye reddedip, Noel'i, Ortaçağ Hıristiyan adeti olarak algılayamayan yada algılamak istemeyen, nefsani haz noktasında sınır tanımayan serkeş yaşam düşkünü toplum modeli. Tam da Müslüman aleminin sürüklenmek istendiği son! Bu ''Son'' un sonu hayır değil. Bu ''Son''  erdemli bir medeniyetin kabul edebileceği, imanlı yüreklerin sindirebileceği bir akibet olamaz, olmamalı da. Farklı itikadi görüş ve uygulamalar ile asimile olan İslam dünyasının, bir avuç kalmış Ehl-i Sünnet savunucuları olan bizlerin, birkaç (güya) aydının açtığı karanlığa düşmesi beklenemez. Avrupalı olma sevdasına aslımızı, aslolan dinimizi, bilhassa itikadi istikametimizi örseleyecek tüm tağut ve sapkınlıkları reddetme noktasında gayretimiz hep varolmalı. Ve bu konulardaki hassasiyetimiz bilinmeli ve korunmalı.

                Bilinçli müslüman kesimin, bilinçsiz olduğunu düşündüğü müslümanları yılbaşı kutlamaları yapmalarından dolayı uyarma yapmayı görev edindiği şu günlerde, bilinçli (!) müslümanların da bilinçlenmeye ihtiyacı yok değil hani! İğneyi başkasına batırmadan çuvaldızı kendine batırmak gerekirse özeleştiri yapmak gerekir. 'Kermes' adı altında yapılan hayra teşvik çalışmalarının da Hıristiyan aleminden esinti taşıdığı bilinmiyor olsa gerek. Ne demek istediğim, elimizdeki telofona bile 'kermes ne demektir?' diye yazıldığında hemencecik anlaşılır aslında. Karşımıza çıkan ''Fransızca kermesse <kilisede pazar ayininden sonra hayır toplamak için yapılan satış> sözcüğü Hollandaca kermisse <kilise ayini> sözcüğünden alıntıdır'' şeklinde bir bilgi çıkacaktır.

                Pekala neden müslüman bir toplumun, bilhassa bilinçli diye bilinen kesimin Allah (cc) rızası için yaptığı bu hayır ve hayra teşvik çalışmalarına verilen isim olarak bu sözcük seçilmiş? İslami yardımlaşma faaliyetine verilebilecek isim için sözcük dağarcığımız mı tükenmiş? Yoksa sorgulamadan kabul noktasında çok mu duyarsız tutum sergiliyoruz. Mesele din ve dini vecibelerimiz olunca hassasiyetimiz had safhada olmalı değil mi? Birtakım kelime oyunlarına dinimizi feda etmeye hiç niyetimiz yok. Asırlardır 'Mevlid Kandili' olarak ihya ettiğimiz Peygamber efendimizin (as) veladeti, ''Kutlu Doğum'' adı altında tarihi bile değiştirilerek yeni bir versiyonla sunulmaya çalışılması nasıl hazımsızlık yaptı ise; bu ümmet oynanan oyunlara karşı er veya geç ferasitini ortaya koyacaktır. Tek tek ele alındığıda dikkat çekmeyen fakat parçalar birleştirildiğinde ise maksadın; Müslüman alemine hedef şaşırtmak olduğu gün yüzüne çıkmakta.

                Eğer bizler gelişen toplum olmaya çalışırken, değişen toplum olursak, farklılıkları kabul edelim derken farkındalığımızı yitirirsek; İslam dünyasında güçlü ve dinamik yaptırım gücüne sahip aziz bir millet olmak muhaldir. Aslını ve değerlerini yitiren toplumlar tarih sahnelerinde ancak esameleri bile okunmayan figüranlar olarak anımsanmaya mahkumdurlar.

Selam ve Dua ile...                                                                                    

Bu yazı toplam 2434 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113